Salı, 05 Kasım, 2024
HABER: FEDAİ YILDIRIM
Suriye’deki iç savaşı takiben ülkede yaşanan çatışmaların ardından bu güne kadar yaklaşık 4 milyon Suriyeli’nin komşu ülkelere sığınmak durumunda kaldığı ifade ediliyor. Bu zaman içerisinde komşu ülkelerle beraber 12 milyon kişinin evini terk ettiği de belirtilirken, 7 milyon kişinin de yollara döküldüğü dile getiriliyor. Bu süreçte Türkiye’ye 2 milyonu aşkın sığınmacının akın etmesine sessiz kalan Avrupa, kendi içinde yeni bir göç krizi yaşamaya başladı. Göstermelik olarak sınırlı sayıda göçmeni kabul eden Avrupa ülkeleri arasında, sınırlara yığılan bu göçmenler için nasıl bir çözüm bulunacağı konusunda görüş ayrılıkları, sorunu daha da ağırlaştırıyor. Avrupa 2. Dünya Savaşı ve 1990’lardaki Yugoslavya’nın parçalanmasından sonraki en büyük göç sorunu ile karşı karşıya.
AYLAN’IN ETKİSİ ÇABUK GEÇTİ
Nitekim, çoğu iç savaştan kaçan on binlerce sığınmacı, Almanya’nın başlattığı ve diğer ülkelerin takip ettiğisınır kontrolleri kararı ile Avrupa’nın ortasında mahsur kaldı. Anlaşılan o ki, cansız bedeni Bodrum kıyılarına vuran 3 yaşındaki Aylan’ın yürek burkan görüntüsünün etkisi çabuk geçti.Çünkü Avrupa ülkeleri, bir yandan sığınmacı krizine çözüm bulmakiçin üst üste toplantılar düzenlerken diğer yandan kapıları kapatarak özellikle Macaristan, Avusturya ve Almanya sınırında bekleyen binlercesığınmacının mahsur kalmasına neden oldu.
Geçtiğimiz günlerde Almanya’nın sığınmacıları kabul etmeye başlaması yüzleri güldürse de ardından Avusturya üzerinden yaklaşık 60 binsığınmacının ülkeye ulaşması üzerine, sınır kontrolleri tekrar başladı. Avusturya, Çek Cumhuriyeti,Slovakya ve Hollanda da Almanya’yı izledi. Hatta Schengen geçişleri dahi askıya alındı. Ayrıca Avusturya’dan Almanya’ya giden tren seferlerinin geçici olarak durdurulmasıyla tren istasyonlarında yığılmalar meydana geldi. Öyle ki sığınmacıakınını durdurmak için sınıra asker dahi konuşlandırıldı.
AB ÜLKERİ ANLAŞAMIYOR
Avrupa,sığınmacısorununa bir an evvel çözüm bulmak istese de sığınmacının yerleştirilmesi konusunda bir türlü anlaşmaya varamıyor. Çünkü AB üyesi ülkeler arasında sığınmacı sorununun nasıl çözüleceği konusunda net bir mutabakat bulunmuyor. Hal böyle olunca örneğin Almanya, Fransa ve Avusturya, sığınmacıların üye ülkelere adilbir şekilde dağılımını öngören zorunlu kota sisteminde ısrar ediyor. Macaristan, Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve Polonya gibi ülkeler ise zorunlu kota sistemine karşı çıkıyor. Öte yandan Uluslararası Göç Örgütü’nün sonverilerine göre ise bu yılAkdeniz’i geçerek Avrupa’ya ulaşan göçmenlerin sayısı 464bine ulaştı.
TÜRKİYE HAYAT KURTARIYOR
Avrupa’nın bu tutumu birçok uluslararası kuruluşun tepkisine neden oldu. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, Avrupa’nın mülteciler için elini taşın altına sokmadığını belirterek, Türkiye’nin üstlendiği sorumluluğundünyada yeterince bilinmediğini söyledi. Dujarric, “Türkiye, Irak, Lübnan ve Ürdün taşıyabilecekleri sorumluluğun çok daha fazlasını taşıdılar. Yaptıkları işin boyutu gerçekten çok büyük. Hayat kurtarıyorlar. Dünyanın bunun yeterince farkında olduğundan emin değilim” dedi.
HAYAL KIRIKLIĞI
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Sözcüsü Melissa Fleming ise alınan önlemlerin vesınır kontrollerinin işe yaramayacağı görüşünde. “Sığınmacıların hakettiği saygıyı ve şefkati görmesini istiyoruz” diyen Fleming, AB ülkelerinin120 bin sığınmacının yerleştirilmesi konusunda anlaşmaya varamamasının hayal kırıklığı yarattığını düşünüyor. Bu durumun çok çirkin bir Avrupa resmi çizdiğini de paylaşan Guterres, Suriyeliler’in bilinmezlik vekorku içerisinde olduklarını belirtiyor.
AB ÖZELEŞTİRİ YAPIYOR
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, AB’nin sığınmacı konusunda ortak siyaset geliştiremediğini dile getiriyor. Mogherini, AB’nin tartıştığı sığınmacı sayısının bölge nüfusunun yüzde 0.1’ine denk geldiğine dikkati çekerek, Avrupa’nın dünyada insan hakları alanında lider durumda göründüğünü ve dolayısıyla bu algının siyasi, hukuki ve ahlaki olarak AB’ye sorumluluk yüklediğini belirtti.
SADECE TÜRKİYE’NİN SORUNU DEĞİL
İTO’nun eylül ayı Meclis toplantısında üyelerine hitap eden İTO Başkanı İbrahim Çağlar, bu konudaki hassasiyeti şu sözlerle ifade etmişti: “Bodrum’da sahile vuran minik Aylan’ın cansız bedeni hem bizi hem de tüm dünyayı yasa boğdu. Dünya bu dramın farkına yeni varmış olmalı ki sanki bir ilkle karşılaşıyormuş gibi tepki verdiler. Bu tepkileri kesinlikle samimi bulmuyorum. Ve tüm dünya liderine sesleniyorum. Bu ülkeler karıştırılırken ses çıkarmayan sizler, yaşam hakkına sahip çıkmak için sınırlarınıza dayanan mültecilere orta çağ kölesi muamelesi yapan sizler, bugün 5-10 bin mülteciyi ülkenize alarak sorumluluktan kurtulamazsınız.
Türkiye iki milyon insana yüreğini açtı. Göçmen sorunu yalnızca Türkiye’nin sorunu değil. Bu sorun topyekün insanlığın sorunu. Bunu yıllardır her fırsatta dile getirdik. Ama kulaklarınızı tıkadınız. Hiç kimse duymak istemeyenler kadar sağır değildir. Sizler bu çığlıklar karşısında sağırlaştınız. Göçmenleri anlamadan sorunlara çözüm bulamayız. Ey dünyanın gelişmiş ekonomileri sizler de birer göçmen değil misiniz? Korkunuz neden? Şimdi üzerinize düşen sorumluluğu yerine getirin.”
ASLINDA ŞANS
OECD’de uluslararası göçten sorumlu ekonomist Jean-Christophe Dumont’a göre sığınmacılar sanıldığının aksine büyüme ve istihdam için tehdit değil aksine şans. Dumont, özellikle genç göçmenlerin işgücü piyasasına katılacağını ve kendi çocuklarının yaşam standartlarını yükseltmek için para harcayacağını, dolayısıyla ekonominin dinamizmine katkı sağlanacağını belirtiyor. Dumont, bu konuda İngiltere’den örnek vererek, “İngiltere, AB’ye 2004’te katılan Polonya’yı da içine almasından sonra birkaç yıl zarfında 1 milyon göçmeni ağırladı. Bu göç dalgasından sonra İngiltere’de ne işsizlikte artış oldu ne de maaşlar aşağıya çekildi” diye konuşuyor.
YARDIM EDELİM YOKSA BİZE GELECEKLER
Almanya Başbakanı Angela Merkel dahi Türkiye’nin bugüne kadar Suriye’den gelen sığınmacılara yönelik uygulamalardan övgüyle bahsetse de Türkiye bu konuda yalnız bırakıldı. Türkiye’deki Suriyeliler’in ülkeye bugüne kadarki maliyetinin 4.5 milyar doları bulduğu ifade ediliyor. Sığınmacı sorununa ilişkin kapasitelerin tükendiğini, Türkiye’ye de yardım etmek gerektiğini dile getiren Almanya Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel ise Türkiye’ye yardım edilmesi fikrini, “İnsanların Batı Avrupa’ya gelmemeleri için” şeklinde açıklıyor.
18 Eylül 2015 Cuma
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
04 Kasım 2024 Pazartesi
04 Kasım 2024 Pazartesi