Pazartesi, 25 Kasım, 2024
HABER: DİLŞAH KEFLİOĞLU
Üyelerini dünya ticaretinde daha etkin kılmaya yönelik olarak başarılı bir ‘Ticaret Diplomasisi’ yürüten İstanbul Ticaret Odası, bu kapsamdaki çalışmalarına ‘Kitap Diplomasisi’ni de dahil etti. 1992-1997 yılları arasında Arnavutluk Başbakanlığı yapan Aleksander Meksi’nin ‘Arnavutluk Camileri’ adlı kitabı, İTO tarafından Türkçeye çevrildi. Eser, Arnavutluk’un başkenti Tiran’da tanıtıldı.
MİMARLIĞIN KANITI
Tiran Kongre Sarayı’ndaki tanıtıma, Türkiye’nin Tiran Büyükelçisi Murat Ahmet Yörük, İTO Başkan Yardımcısı Dr. İsrafil Kuralay, kitabın yazarı Aleksander Meksi, ülkedeki Türk kurum ve kuruluşların temsilcileriyle davetliler katıldı. Büyükelçi Yörük, Meksi’nin araştırmacı, bilim adamı ve arkeolog kimliği ile bu eseri meydana getirmesinin, ortak kültürel mirasın önemli bir kısmının tek bir kaynak eserde bir araya getirilmesi anlamına geldiğini vurguladı. Arnavutluk’un Osmanlı medeniyetine dahil olmasını anlatan somut kültürün birçok kanıtının ülkede mevcut olduğunu belirten kitabın yazarı Meksi ise “Mimarlık araştırmacıları olarak bizim için özellikle önemli olan, bir yandan surlar, diğer yandan da camilerdir. Ben bu işe yaklaşık 60 sene önce başladığım için Arnavut kültürü için maalesef sıkıntılı yıl olan 1967’de yıkılan anıtları da görme imkanım oldu. Onlar, mimarlığın kanıtıdır” dedi.
Arnavutluk Camileri adlı esere ve daha birçok kitaba www.kitapistanbul.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.
TEK TEK İNCELENİYOR
Dört bölümden oluşan Arnavutluk Camileri adlı eser, XV-XIX. Yüzyıl Mimarlık Tarihi alt başlığını taşıyor. Kitabın ilk bölümünde, tarihi arka plan ve genel cami mimarisi detaylandırılıyor. İkinci ve üçüncü bölümde ise Arnavutluk camileri, örtü özelliklerine göre sınıflandırılarak ele alınıyor. İkinci bölümde örtüsü kubbeli camiler, üçüncü bölümde de örtüsü çatılı camiler, belge niteliğindeki fotoğraflarla birer birer inceleniyor. Dördüncü ve son bölümde ise Arnavutluk camileri genel mimari özelliklerine göre yorumlanıyor.
6 DÖNEMLE ÖZET
Arnavutluk camilerini, mimari ve inşaat tarzı bakımından zaman içinde ulaştığı seviye, gösterdiği gelişme ve ilerleyişi açısından birkaç şekilde dönemlere ayırmak mümkün. İşte onlardan ilk altısı:
İlk Dönem: Arnavut topraklarında ilk camilerin yapılması, yerel hanedana bırakılmayıp Arnavutluk’taki kalelere Türk askeri birliklerinin yerleşmesiyle 1417 yılından itibaren başladı. Sultan II. Bayezid döneminin ilk yıllarında, dolayısıyla 1490 yılından önce birçok eser yapıldı. Eski veya yeni yapılmış olan kalelerin fethedilip asker ve idarenin yerleşmesiyle yeni sakinlerin yararlanacağı Müslüman ibadet yerlerinin yapılması ihtiyacı doğuyordu. Bu dönem süresince camiler, genelde kale içinde veya kale kapısının üst tarafında yapılırdı.
İkinci Dönem: Bu dönemde yapılan camiler, idarede görevli takva sahibi kişiler veya İslamiyet’e geçmiş olan yerel hanedan mensuplarının hayratları niteliğinde. Bu yapılar Osmanlı payitahtındaki klasik tarzda ve şekilde, onlara benzer yöntemlerle yapılıyordu. Yapı tekniği bakımından Kuzey’de kesme taş, Güney’de almaşık duvar yerel gelenek olarak devam etmiş.
Üçüncü Dönem: XVII. yüzyılda şehirlerde nüfus çoğunluğunu oluşturan Müslüman cemaatin daha fazla ibadet yerine ihtiyaç duydukları ve şehrin çehresini oluşturdukları zaman dilimini kapsar. Bu dönemde yapılan ibadet yerlerinde Osmanlı geleneğine sıkı bir şekilde bağlı kalınmamıştır. Yeni yapılanlar sayıca çok olmakla birlikte mimari nitelik bakımından bir gerileme söz konusu.
Dördüncü Dönem: XVIII. yüzyıl ile XIX. yüzyılın ilk 30-40 yılını kapsar. Bu dönemde yerel halkın yoğun bir şekilde İslamiyet’e geçişinin sonucu olarak yeni ibadet yerlerinin yapılmasına yönelik talepler artmıştır. Bu dönemde imparatorluğun diğer yerlerinden farklı olarak yeni bir tarz ortaya çıkar.
Beşinci Dönem: Tanzimat’la başlar, Arnavutluk’un bağımsızlığını ilan ettiği zamana kadar devam eder. Bu dönemde yapılar çoğunlukla kamu binaları ve mühendislik yapılarıdır. Ayrıca bu dönemde mimari değeri düşük yeni yapılan az sayıda cami, yanı sıra eski camilerin veya ayaklanmalar zamanında zarar gören camilerin onarımları yapılmış.
Altıncı Dönem: Bağımsızlık ilanından İkinci Dünya Savaşı’na kadarki zaman dilimini kapsıyor. Bu dönemde yapılan yapılar tamamen yeni malzemeler ve dönemin teknikleriyle yapılmış. Gelenekten tamamen kopuk bu yapıların herhangi bir sanatsal değeri yok.
OSMANLI YAPTI, TİKA KORUYOR
Türkiye’nin Tiran Büyükelçisi Murat Ahmet Yörük, ortak kültürel miras açısından arkalarında bıraktıkları en çok eser ve zenginliğin Arnavutluk coğrafyasında olduğunu söyledi. TİKA’nın çalışmaları sonucunda sadece Tiran’ın değil, Arnavutluk’un da sembolü olan Ethem Bey Camisi’nin restorasyonunun tamamlanarak ibadete açıldığını hatırlatan Yörük, şu bilgiyi verdi: “Keza Arnavutluk’un hem inanç hem de yakın siyasi tarihinde çok önemli bir yeri olan İşkodra’daki Kurşunlu Camisi’nin taşkın sularında hem kurtarılması hem de restorasyonu konusunda da düğmeye bastık. Bütün bu projelerden maksadımız şudur: Köklü ortak geçmişimizden ilham alarak ve bu geçmişimize ait ortak kültürel mirasımızı olabildiğince en iyi şekilde bugüne taşıyarak güçlü bir geleceği birlikte inşa edebilmek.”
‘BAŞBAKAN YAZAR’ ESERİNİ İMZALADI
‘Arnavutluk Camileri’ kitabının tanıtım programına katılan İstanbul Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Dr. İsrafil Kuralay; kitabın yazarı, Aleksander Meksi’ye eserini imzalattı. Kitap hakkında değerlendirmelere bulunan Dr. İsrafil Kuralay, şunları söyledi: “Arnavutluk Camileri kitabı son derece kıymetli ve önemli. Ülkelerimiz ve milletlerimiz arasındaki güçlü tarihsel bağları güçlendiren tarihi bir perspektife sahip. Bu kitabı yayınlayarak bu eserlerin gelecek nesillere bir dostluk köprüsü olarak ulaşmasına ve ihyasına da önemli bir katkı sunmuş olduk.”
13 Aralık 2021 Pazartesi
24 Kasım 2024 Pazar
24 Kasım 2024 Pazar
24 Kasım 2024 Pazar
24 Kasım 2024 Pazar
24 Kasım 2024 Pazar