2025 yılının ilk yarısı, yatırımcısına en çok kazandıran varlıklardan biri olan altının ons fiyatı, küresel ekonomide artan belirsizlikler, merkez bankalarının altın alımları ve ABD’nin uyguladığı agresif ticaret politikalarının etkisiyle 3.499 dolara kadar yükseldi. Altının onsu, ilk 6 ayda yüzde 25,9 değer kazandı.
Piyasalarda yıl başından bu yana enflasyon ve resesyon ikilemi, merkez bankalarının faiz politikalarında gevşeme beklentisi, Trump yönetiminin gümrük tarifeleri ve zayıflayan dolar endeksi yatırımcıları güvenli liman olarak altına yönlendirdi.
TARİFE GERİLİMLERİ VE MERKEZ BANKALARI ALIMLARI ETKİLİ OLDU
ABD Başkanı Donald Trump’ın, 1 Ağustos’tan itibaren AB ve Meksika’dan ithal ürünlere yüzde 30 ek gümrük vergisi uygulanacağını duyurması, küresel ticarette belirsizlikleri artırdı. Ayrıca Trump’ın Fed Başkanı'nı değiştirme planlarına dair haber akışı, merkez bankasının bağımsızlığına yönelik endişeleri körükledi.
Bu gelişmelerin yanı sıra, İsrail’in Gazze’de ateşkesi ihlal ederek yeniden saldırılara başlaması ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nda barış sürecinin belirsizliği, yatırımcıları altına yöneltti. Ayrıca, 2020’den bu yana en büyük giriş yılın ilk yarısında fiziki altına dayalı borsa yatırım fonlarına (ETF) oldu. Dünya Altın Konseyi’ne göre, merkez bankaları özellikle jeopolitik risklerden korunmak ve portföy çeşitlendirmek amacıyla altın alımlarını artırdı.
DOLAR ENDEKSİ GERİLEDİ, ÇİN’DEN FİZİKİ TALEP SÜRDÜ
Yılbaşında 108,5 seviyesinde bulunan dolar endeksi, ilk yarıda 96,7 seviyelerine kadar gerileyerek altın fiyatlarının yükselişine katkı sağladı. Çin’in fiziki altın talebinin güçlü seyretmesi de fiyatları yukarı taşıyan etkenlerden biri oldu.
"YILIN İKİNCİ YARISI ALTIN YILI DEĞİL"
Ahlatcı Portföy Genel Müdürü Tonguç Erbaş, altının yılın ikinci yarısında yeni rekorlar kırmasının zor olduğunu belirterek, "3.700 doların aşılması zor görünüyor. 3.000–3.400 dolar bandında bir seyir bekliyoruz" dedi.
Erbaş, doların 2025’in ilk yarısında son 50 yılın en hızlı değer kaybını yaşadığını, Trump’ın ise jeopolitik riskleri azaltmak ve ticaret anlaşmazlıklarında orta yol bulmak adına yeni adımlar atabileceğini vurguladı.
