HABER: ADEM ORHUN
Almanya’da şirket satın alma ve ortaklık konularındaki güncel bilgiler, İstanbul Ticaret Odası’nda düzenlenen seminerde paylaşıldı. Yoğun ilgi gören ‘Almanya’da Yatırım ve Şirketleşme Fırsatları’ başlıklı seminerin açılış konuşmasını, İTO Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Akbal yaptı. Akbal, Türk firmalarının Almanya’da şirket satın alarak yapacağı yatırım ve ihracat atağının, bürokratik ve mali engeller konusunda avantaj sağlayacağını belirtti.
Yaklaşık 200 şirket ortağının ve girişimcinin takip ettiği seminerde, Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TD-IHK) Genel Sekreteri Okan Özoğlu da iş dünyası için yürüttükleri çalışmalar hakkında bir sunum yaptı. Almanya’da binlerce şirketin gerek yaşlılık gerekse finansal ve konjonktürel gelişmeler sebebiyle devir veya tasfiye pozisyonuna yaklaştığını belirten Özoğlu, “İki ülkenin iş adamlarının işbirliği hem şirketleri hem genel ticareti geliştirecektir. Biz de Oda olarak Türkiye ve Almanya arasında gelişen her türlü ticari konuda şirketler, resmi kurumlar ve sivil toplum örgütleri için bir temas noktasıyız” dedi.
DEVRALMA TÜRLERİ
Avukat Erinç Ercan da Almanya’da şirket devralma yoluyla oluşan yatırım fırsatlarının önemini vurguladı. Burada iki farklı sürece dikkat çeken Ercan, “Share deal alımında, tümüyle hisse veya pay alınır, yeni ortaklıkta mevcut şirket devam eder, ancak sahibi veya ortakları değişir. Aynı şirket faaliyete devam ettiği için üçüncü kişilerle, müşterilerle ve tedarik zinciriyle bağlantılar devam eder. Bu tür alımın negatif yönü tüm borçların devralınmasıdır. Due diligence sürecinde bilinmeyen veya eski borçlar da üstlenilir” dedi.
Diğer bir devir türünün ‘asset deal’ olduğunu belirten Ercan, “Bu tür, varlıkların yani üretim tesisinin, fabrikanın, gayrimenkulün, markanın veya faydalı model haklarının alınması şeklinde tezahür eder. Kendisi krizde bulunan bir şirketin devrinin ‘asset deal’ olarak gerçekleşmesini öneririz” diye konuştu.
Şirket satın almalarının pahalı olabileceğine dikkat çeken Ercan, şunları söyledi: “Özkaynak gerekliliği önemli. Krediler için minimum yüzde 20 özkaynak şartı var. Tabii yatırımcı, kendi özkaynaklarını kullanmak istemeyebilir. Çözüm için özkaynak kotasını yükseltme yolları denenebilir. Burada ‘satıcı kredisi’ne odaklanmak lazım. Şirket devreden kredisi denilen finansman, bankalarda özkaynak olarak kabul ediliyor.”
VERGİ AVANTAJI
Yüzde 100 şirket kurulumunun avantajlarını da anlatan Ercan, şu bilgileri paylaştı:
* Vergi ve finansal avantaj: Yatırım giderlerinin EBITDA öncesi düşürülmesi mümkün.
* Güvenilirlik ve maliyet avantajı: Almanya’da ticari partner olarak yüksek güvenilirlik. Ayrıca ‘fulfillment’ süreçlerini Türkiye’den yürüterek maliyet optimizasyonu imkanı bulunuyor.
* Eleman gönderim ve istihdam avantajı: Kısa ve orta süreli istihdam için Türkiye’den Almanya’ya nitelikli eleman transferi mümkün. Ayrıca vize ve çalışma izni ihtiyacı için AB Mavi Kart ve ICT-Karte imkanı da mevcut.
Almanya’nın vergi konusunda AB içinde en düşük ilk 5’te olduğunu belirten Ercan, “Aslında Almanya’da yüzde 15.83 oranında Federal Kurumlar Vergisi var. Ayrıca yüzde 14.10 oranında Belediye Kurumlar Vergisi bulunuyor. Toplamda 29.93 eder. Ancak şirketiniz GmbH&Co.KG türü olursa yüzde 15.83’lük kurumlar vergisinden muaf olursunuz” dedi.
İHRACAT DESTEKLERİ
Hibe ve teşvik danışmanı Kemal Güner de KOBİ’ler için devlet teşviklerini anlattı. Girişimcilerin ve yatırımcıların Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘İhracat destekleri’ne başvurabileceğini belirten Güner, bu kapsamda şu destek başlıklarının yürürlükte olduğunu söyledi:
* Yurtdışı fuar desteği
* Yurt içi fuar desteği
* Pazar araştırması desteği
* Kira desteği
* Marka tescil desteği
* Yeşil pasaport desteği
* Navlun desteği
* Tanıtım desteği
* Belgelendirme desteği
Yurt dışında fuara katılımda metrekare başına destek ödemesi yapıldığını belirten Güner, genel nitelikli fuarlarda 418 bin TL, sektörel fuarlarda 698 bin TL, prestijli fuarlarda 2 milyon liraya kadar destek alınabildiğini ifade etti.
KİRA DESTEĞİ
Güner, ayrıca yurt dışı birim desteği kapsamında kiralanan mağaza, ofis, showroom, depo gibi birimlerin kiralarının 4 yıl boyunca desteklendiğini kaydetti. Bu destekte yıllık 5.59 milyon TL’ye kadar destek verilebiliyor. Şahıs şirketlerinin bu desteklerin kapsamına girmediğini belirten Kemal Güner, “Şayet ihracat yapacaksanız, ürünlerinizin ‘Made in Türkiye’ olması gerekiyor” dedi.
TEDARİKÇİLERE UYARI
Seminerde, Prof. Dr. Mehmet Köksal da önce Almanya’da, sonra AB genelinde yürürlüğe giren önemli bir yasanın, Türkiye’deki şirketleri ve tedarikçileri de etkileyeceğine dikkat çekti. Prof. Dr. Köksal, şirketlerin insan haklarına, iklimi korumaya ve çevreyi kirletmemeye yönelik kuralları ve kanunları temel dayanak olarak kabul eden ve bunlara uymayı şart koşan yeni mevzuatın incelenmesini önerdi. Köksal, “Bu temel dayanaktan hareketle Almanya, Tedarik Zincirleri Özen Yükümlülüğü Kanunu’nu yürürlüğe koydu. Avrupa Birliği ise tüm üyelere yönelik olarak ‘Supply Chain Due Diligence’ direktifini yasalaştırdı. Bu gelişmelerden Türkiye’de 100 binden fazla KOBİ’nin etkileneceğini tahmin ediyoruz” diye konuştu.
GMBH&CO.KG ŞİRKET TÜRÜNÜN AVANTAJLARI
GmbH&Co.KG, limited şirket ile komandit ortaklık türüdür. Subtype of the limited partnership ise sınırsız sorumlu ortağın, bir kişi yerine limited şirket olduğu komandit şirketlerin bir alt türüdür. Bu alt tür, hem KOBİ’ler hem de aile şirketleri için uygun. Bu şirket türü yatırımcılara şu avantajları sağlıyor:
* Federal kurumlar vergisinden muafiyet
* Şirket olarak AB’de sermaye esnekliği ve varlık koruma (asset protection) kolaylığı
* Şirket sözleşmesinde notere gitmeden değişiklik yapabilme
* Komplementar GmbH (Komandite Ltd. Şti.) dahilinde uygun maliyetli holdingleşme imkanı
* Emlak alım vergisinde indirim
ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜ HAKKINDA RAPOR ŞARTI
Tedarik Zinciri Özen Yükümlülüğü kapsamında Almanya’ya ve AB’ye ihracat yapacak Türkiye’deki şirketlerin de bu direktife uymaları ve risk yönetimi işlemlerini yapmaları gerekiyor. Buna göre şirketlerden beklenenler şunlar:
* Risk analizinin gerçekleştirilmesi,
* Önleyici ve iyileştirici tedbirlerin alınması,
* Yıllık raporun mali yıl bitiminden itibaren dört ay içinde sunulması.
Bu konuyla ilgili olarak ‘AB Ormansızlaşma Yönetmeliği’nin yürürlüğe girdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Köksal, “Dolayısıyla, orman sahasının bozulmasıyla üretilen kereste, süt, peynir gibi ürünlerin AB ülkelerine satışı da önlenebilecek” dedi.