tatil-sepeti

SOYHAN ALPASLAN / HABER MERKEZİ

Kars’ın Sarıkamış ilçesi Uzungazi köyünde çiftçi bir babanın 7 çocuğunun en büyüğü olan İsak Koç, ilköğrenimini bitirdikten sonra halasının çağrısı üzerine Ankara’ya eniştesinin yanında çalışmaya gider. 14 yaşında benzin istasyonunda pompacılık yaparak iş hayatına başlayan Koç, kendi deyimiyle her işe koşturulur.

Akaryakıt sektöründe adım adım her işi öğrenen Koç, eline aldığı akaryakıtın kalitesini ve cinsini tespit edecek kadar işin ustası olur.

İstanbul’a geldiğinde hemşerilerinden biri ile toptan akaryakıt dağıtımı yapar. Yıllarca zorlu koşullarda yılmadan çalışan Koç, binek araba alacak parası olana dek akaryakıt tankeriyle evine gider, gelir. Araba ile yapılacak işlerini tankerle yapar. Her gece akaryakıt dağıttığı apartmanlardaki dökülen akaryakıtı temizlemeye çıkan İsak Koç bu hizmeti ile çok ün kazanır ve müşteri sayısını hızla artırır.

MERCEDES TANKER

Zamanla işlerini yoluna koyan Koç, sektörde Mercedes markalı tanker kullanan ilk kişi olur. Hemşerisi Aydegül Hanım ile evlenerek, dört çocuk babası olan İsak Koç, 2004’te de Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS)İstanbul Şubesi başkanlığına seçilir.

Üç dönemdir PÜİS’in başkanlığını yapan Koç, 2005 yılından bu yana İstanbul Ticaret Odası Akaryakıt Meslek Komitesi’nde sektörü temsil ediyor. İktisat ve işletme tahsilleri yapan büyük oğulları Yusuf ve Mustafa da babalarıyla birlikte aile şirketinde çalışıyor.

İsak Koç, İstanbul Bahçelievler’deki bürosunda İstanbul Ticaret Gazetesi’nin sorularını cevapladı.

POMPACILIKLA BAŞLADIM

İsak Koç’u tanıtır mısınız?
1962 yılında Kars Sarıkamış Uzungazi köyünde doğdum. İki kız, beş erkek, yedi kardeştik. En büyük çocuk benim. Babam çiftçilik ve hayvan yetiştiriciliği yapıyordu. İlköğrenimimi köyümde tamamladıktan sonra Ankara’ya gittim.

Küçük yaşta Ankara’ya gidiş nedeniniz neydi?
Halam beni yanına Ankara’ya çağırmıştı. Akrabalarımız olan Çalışkan Kardeşler’in benzin istasyonlarında pompacılıkla girdim iş hayatına. Petrol, akaryakıt taşıyan araç şoförlerinin yanında muavinlik de yapardım. Her işe koştururlardı beni. Çok zorlandım ama sektörü çok iyi öğrendim.

FUEL OIL TOPTANCISI OLDUM

Askerden sonra yakın çevremizde bu işi yapan köylülerimizin yanına İstanbul’a geldim. 1982 yılında amcamın oğlu Fahrettin Koç ile ortak Özel Petrol adını verdiğimiz bir şirket kurduk. Aksaray Küçüklanga’daki işyerimizde toptan fuel oil satışı yapıyorduk. Sanayinin de konutların da ısınmak için fuel oil kullandığı yıllardı. Kamu kurumlarından da müşterilerimiz vardı.

İLK 5 TOPTANCI ARASINDAYDIM

1980’li yıllarda piyasa ne durumdaydı? İşleriniz nasıldı?
İlk yıllarda düşük miktarlarda iş yapıyorduk. Doğalgaz yoktu o zaman. Sanayide, konutlarda ve kamu kurumlarında ısınmak için fuel oil çeşitleri yakıt olarak kullanılıyordu. Karayolları 17. ve 1. bölgeye, merkez komutanlığına, harp akademilerine akaryakıt veriyordum. Türkiye’de akaryakıt tedariki Petrol Ofisi tarafından yapılıyordu o yıllarda. Pazarın büyük kısmı Petrol Ofisi’ne aitti. 1985 yılında amcamın oğlu ile yollarımızı ayırdık. Tabii daha sonra işlerimiz çok açıldı. Ben yıllarca İstanbul’da ilk beş toptan akaryakıtçı arasına girdim.

ÇORLU’DA DİNLENME TESİSİ

Akat Petrol’ü ne zaman, kiminle kurdunuz?
1985 sonrasında Akat Petrol Ltd.yi kurdum ve babamı da ortak yaptım. İlk iş olarak bugün de faaliyetini sürdüren Akat Petrol Dinlenme Tesisleri’ni Çorlu’da kurdum. Bursa’da, Gemlik’te de benzin istasyonları açtım. Aile şirketi olduk kardeşlerimle beraber. Müşteri memnuniyetini ön planda tutarak müşteri sayımızı hızla artırdım. Büyük firmalarla iş yaptım. Sektörün duayenleri Atıf Ketenci ve İsmail Aytemiz’den çok şey öğrendim.

TESTERE GİBİ OLMAK LAZIM

İsak Koç nasıl bir patron?
Testere gibi olacaksınız. Hem kendinize hem karşınızdakine yararınız olmak zorunda. Ben her işimi kendim yaparım. Ben kaçta işbaşı yapıyorsam çocuklarımın, çalışanlarımın aynı saatte işbaşı yapmasını isterim. Herkes kurallara uymak ve çalışmak zorundadır. Benim oğullarım da dahil kimse ayrıcalıklı değildir. Dürüst ve sözümün eri olmaya çalıştım hep. Çalışanlarıma, aileme, çevreme saygıda kusur etmemek için gayret ettim. Çalışanlarımın maaşlarını aynı gün aksatmadan vermeye çalıştım. Müşterinin her koşulda bana güvenmesi için elimden geleni yaptım. Bu güven için gerektiğinde kazancımdan vazgeçtim. Başarıyı böyle yakaladım. Dürüst ve ilkeli olmanın çok büyük faydalarını gördüm. İşe gitmek için 5.30’da kalkmaya devam ediyorum. Babamdan hiç harçlık almadım ben. Kahvehane nedir bilmem. Zor koşullara göğüs gerdim bugünlere gelebilmek için.

DEPODA, ARABADA YATTIM

Zor koşullarınızdan biraz bahseder misiniz? Neler yaşadınız?
İstanbul’da üç aile bir evde kalıyorduk, sobamız yoktu. Benim odam hep çok soğuktu. Soğukta tankerin motoru donmasın diye gece her saat başı kalkar, arabayı çalıştırırdım. Böylece motoru donduğu için servise çıkamayan firmaların müşterileri benim müşterim olmuştu. Karşılıksız çekler yüzünden kaç yıllık emeğimin heba olduğu, depolarda, arabalarda yattığım zamanlar oldu. Toptan akaryakıt verip de, karşılıksız çıkan çek nedeniyle büyük miktarda bataklar yaşadım. 11 istasyonumuz vardı, 2001 krizinden sonra küçülmek zorunda kaldık. 2008 krizinde yüzde 50 küçüldük.

TALAŞLA AKARYAKIT TEMİZLİĞİNE GİDERDİM

"Laleli,Beyoğlu, Taksim gibi yerlerde han apartmanlar vardı. Gündüz tanker giremezdi sokaklara, gece gider akaryakıt verirdik. Hortum patlar, bir aksilik olur, apartmana akaryakıt dökülür, merdivenlere saçılabilirdi. Ben de listede sırayla hangi apartmana akaryakıt verilmişse, sevkiyatın hemen arkasından o apartmanı kontrol ederdim. Dökülen, damlayan akaryakıtları talaşla temizlerdim. Süpürür, siler, talaşları poşetlere koyar, apartmanı tertemiz bırakırdım. Çok temiz hizmet veriyordum. Bu hizmeti veren kimse yoktu. Teşekkür telefonları alırdım. Bu nedenle müşteri sayım hızla artıyordu."

11 YILDIR SEKTÖR BAŞKANI

"İstanbul Ticaret Odası’nda 10 yıldan fazla süredir görev yapıyorum. Oda benim için bir okul gibi. 2004 yılından bu yana üç dönemdir Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası(PÜİS) İstanbul Şubesi başkanlığını yapıyorum. PÜİS ile İTO temsillerimde iki kurumdan kazandığım bilgi ve birikimi birbiri ile harmanlıyorum."

450 KÖYLÜDEN 20 KİŞİ ALDI

Türkiye’de gelenektir, bir köyden bir kişi büyük şehirde yaptığı işi başarırsa bütün akrabaları, hemşerileri de ya onun yanında çalışmak ya da aynı işi yapmak için büyük şehre gelirdi. 1980’li yılların sonlarına doğru Sarıkamış’a bağlı Uzungazi, Kara Kurt, Şehit Halit köylerinden 450 kişi benimle aynı işi yapmak için gelmişti İstanbul’a. Ama ticaret farklı kurallar ister. Bu kurallara uymayan, ticarette kalamaz. 450 kişiden kala kala 20 kişi kaldı.

04 Ağustos 2015 Salı

Etiketler : Röportaj