Aile şirketlerinin kurumsallaşma formülü borsada

Giriş: 14.12.2020 - 00:00
Güncelleme: 17.12.2024 - 22:35

HABER: ŞEREF KILIÇLI

Türkiye’de ekonominin yüzde 95’ini, istihdamın da yüzde 75’ini aile şirketleri oluşturuyor. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de üretim ve istihdamın temel dinamiği aile şirketlerine dayanıyor. Farkındalık oluşturma ve bilgilendirme toplantılarına pandemi döneminde de devam eden İstanbul Ticaret Odası, ‘Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma’ webinarı gerçekleştirdi. Oda’nın youtube kanalından canlı yayınlanan webinarda, aile şirketlerine kurumsallaşma çözümlerinin yanısıra Borsa İstanbul’da halka arz yoluyla sağlanan finansman kolaylıkları ve avantajları da anlatıldı.

KALICI ÇÖZÜM

Açılış konuşmasını İTO Genel Sekreteri Prof. Dr. Nihat Alayoğlu’nun gerçekleştirdiği webinarda, İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Torlak’ın moderatörlüğünde, İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hüseyin Çırpan ve Borsa İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Dr. Enes Ergün sunum yaptı. Dünyadaki ekonomik sıkıntılar ve Covid-19 salgınının kurumsallaşma ve risk yönetimi kavramlarının şirket kültüründe yer alması gerekliliğini bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Prof. Dr. Nihat Alayoğlu, “Bu zorlukların kalıcı şekilde aşılmasının en etkin yollarında biri de kurumsallaşmaktan geçiyor. Tabii ki yapılması gereken birçok şey var. Ancak kurumsallaşma adeta merkezi konumda” dedi.

BORSA İSTANBUL’UN AVANTAJLARI

Aile şirketlerinin borsaya açılma konusunda çekingen davranmaması ve gereksiz korkularını atması gerektiğine işaret eden Borsa İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Dr. Enes Ergün, şunları söyledi: “Borsa yatırımcısı, işini iyi yöneten şirkete yatırım yapıyor. Beklenti; şirketin işini iyi yapması, şeffaf olması, kamuya gereken bilgileri açıklaması. Borsa sorunlara tek başına çözüm sağlamaz fakat çözüme bir adım ve yeni bir ekosisteme giriştir. Ölçülmeyi gerektirir ve ölçülmek başarıyı getirir. Borsaya geldiğinizde finansallarınız bağımsız denetimle ölçülüyor. Kısa vadede özkaynak, finansmana erişim ve likidite sağlıyorsunuz. Uzun vadede borsaya gelmek, kurumsallaşma ve sürdürülebilirliğin başlangıcıdır. Borsaya gelen şirketlerin tanınırlığı ve markalaşması da artıyor. Halka arzın ne zaman yapılması gerektiği konusunda şirketin büyüme ve olgunlaşma dönemini tavsiye ediyoruz. Büyüme öncesi eğer bir hikayeniz ve iyi bir modeliniz varsa halka arz için yine doğru bir zaman olabilir.”

İKİNCİ KUŞAĞA YÜZDE 30’U GEÇEBİLİYOR

Türkiye’deki aile şirketlerinin istatistikleri hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Nihat Alayoğlu, şöyle konuştu: “Ülkemizdeki şirketlerin yaklaşık yüzde 95’ini aile şirketleri oluşturuyor. Yapılan araştırmalar göre, aile şirketlerinin ortalama yaşam süresi 25-27 yıl civarında. Aile şirketlerinin yüzde 30’u ikinci kuşağa, yüzde 3’ü de dördüncü kuşağa geçebiliyor. Cumhuriyet öncesi kurulmuş, bugün halen yola devam eden aile şirketlerinin sayısı yaklaşık 70 civarında. Dünya genelinde aile şirketlerinin ortalaması yüzde 50’nin üzerinde. ABD’de ise ortalama yüzde 90 civarında. Yine bu oran İtalya, Japonya, Fransa gibi birçok ülkede yüzde 90’lara yaklaşıyor.”

AİLE ŞİRKETLERİ EN ÇOK NEDEN DAĞILIYOR?

Aile şirketini anlamak için girişimciliği anlamak gerektiğini belirten İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hüseyin Çırpan, “Çünkü aile şirketinin özünde de girişimci var. Girişimci şirket kurduğunda, bebek sahibi olmuş anne gibi davranıyor. Yani gelecek için bir kaygı ve sahiplenme var” dedi.

Girişimcinin gelecek korkusunun varislerden kaynaklandığını da vurgulayan Dr. Çırpan, uluslararası bir araştırmaya göre varislerin yüzde 60’ının kendi aile şirketinde çalışmak istemediğini, yine bir başka araştırmaya göre, yok olan aile şirketlerinin yüzde 60’ının aile içinde güven ve iletişimin kaybolması sebebiyle dağıldığını söyledi. Dr. Hüseyin Çırpan, aile şirketlerinde sahiplik, aile üyeliği, çalışan ilişkisinin birbirinden ayrıştırılması gerektiğini de ifade etti.