Soğuk Savaş döneminde geliştirilen ve savaş koşullarında etkinliği kanıtlanan kısa menzilli hava savunma füzesi FIM-92 Stinger, 1981 yılından bu yana ABD ordusunun envanterinde yer alıyor. Omuzdan ateşlenebilen ve çok yönlülüğüyle bilinen sistem, hem yerden havaya hem de havadan havaya görev yapabiliyor. Mach 2 hızlarına kadar ulaşabilen bu füze, uzun yıllardır önemli bir caydırıcı unsur olarak kullanılıyor.
SINIRLI MENZİL YETERSİZ KALDI
Ancak geleneksel katı yakıtlı roket motoru nedeniyle menzil açısından sınırlı kalan Stinger, teknolojik gelişmeler karşısında yetersiz kalmaya başladı. Özellikle gelişmiş istihbarat, gözetleme ve keşif (ISR) yeteneklerine sahip insansız hava araçlarının (İHA) sayısındaki artış, bu alanda yeni çözümler geliştirilmesini zorunlu hale getirdi. Bu ihtiyaç doğrultusunda, ABD Ordusu "Red Wasp" adı verilen yeni nesil bir füze tahrik girişimini başlattı.
YENİ NESİL TAHRİK SİSTEMİ
ABD Kara Kuvvetleri Muharebe Yetenekleri Geliştirme Komutanlığı Havacılık ve Füze Merkezi (DEVCOM AvMC) tarafından geliştirilen Red Wasp programı, klasik Stinger form faktörüne sahip olmakla birlikte, gelişmiş katı yakıtlı ramjet (SFRJ) tahrik sistemiyle donatılıyor. Bu yeni sistem sayesinde füzenin operasyonel menzili ciddi oranda artırılıyor.
Proje kapsamında görev alan mühendisler, başlangıçta bu kadar küçük boyutlara sahip bir füze için ramjet sisteminin uygulanabilirliğini sorgulasa da, bunu bir mühendislik meydan okuması olarak değerlendirdi. Yaklaşık 18 ay gibi kısa bir sürede başarılı bir uçuş testi gerçekleştirildi.
ENTEGRE GÜÇLÜ PERFORMANS
Red Wasp, entegre roket-ramjet tahrik döngüsüyle yüksek performans sağlıyor. Füze, ilk aşamada klasik bir katı yakıtlı roket motoruyla ateşleniyor. Bu itici motorun yanmasının ardından, hava füzenin yanma odasına girerek gemide bulunan yakıtla karışıyor. Böylece dahili oksitleyiciye ihtiyaç duymadan yüksek hızlarda uçabiliyor. Bu yapı, hem menzil hem de verimlilik açısından önemli avantajlar sunuyor.
TEKNOLOJİK YENİLİK SÜRECİ
Red Wasp, tamamen hükümet tarafından yönetilen, yüksek riskli ancak yüksek getirili bir kalkınma projesi olarak öne çıkıyor. Geliştirme süreci tamamen kurum içi kaynaklarla yürütülüyor. Bu yapı, hızlı tekrarlarla gecikmeler yaşamadan ilerleme sağlanmasını mümkün kılıyor. 2024 yılında Utah’taki Dugway Proving Ground’da yapılan başarılı testin ardından, mühendislik ekibi Temmuz ayında yapılacak yeni bir uçuş testi için hazırlıklarını sürdürüyor.
Proje kapsamında altı farklı motor konfigürasyonu test ediliyor. Her biri farklı yakıt formülleri ve termal yalıtkanlarla donatılmış bu konfigürasyonlar, füzenin performansını en üst düzeye çıkarmak amacıyla detaylı şekilde analiz ediliyor.
GELECEK ODAKLI PLANLAMA
Kısa vadede odak noktası tahrik sisteminin iyileştirilmesi olsa da, programın gelecekte endüstri ortaklarıyla işbirliği içerisinde daha kapsamlı hale getirilmesi planlanıyor. Nihai hedef ise eksiksiz bir hava savunma önleyicisinin geliştirilmesi. Bu bağlamda, ileride hem askeri hem de ticari füze projelerine entegre edilebilecek bir tahrik temeli oluşturulması amaçlanıyor.
İHA TEHDİDİNE CEVAP
Red Wasp projesi, stratejik açıdan değerlendirildiğinde ISR donanımlı İHA tehditlerine karşı önemli bir savunma imkanı sunuyor. Düşman İHA’larının uzak mesafelerden tespit ve müdahale kapasitesi artarken, ABD Ordusu bu tehditleri daha menzilli sistemlerle bertaraf etmeyi hedefliyor. Yeni sistem sayesinde askerlerin, daha önce kısa menzilli hava savunma (SHORAD) sistemleriyle ulaşamayacağı hedefleri etkisiz hale getirmesi mümkün hale geliyor.
Yetkililer, ISR kabiliyeti olan İHA’ların çatışma alanına ulaşmadan önce etkisiz hale getirilmesinin, askerlerin hayatta kalma olasılığını büyük ölçüde artıracağına dikkat çekiyor.
MODERN SAVAŞA YÖN VERİYOR
Başarılı bir teknoloji geçişinin ardından Red Wasp’ın, ABD Ordusu’nun modernizasyon stratejisi kapsamında daha büyük ve uzun menzilli sistemler için prototip görevi görmesi bekleniyor. Hız, çeviklik ve maliyet etkinliğiyle öne çıkan sistem, gelecekteki muharebe sahasında üstünlük sağlama hedefini sürdürüyor.
