İstanbul Ticaret Gazetesi yazarı Fatih Oktay, ABD'nin Çin ile girdiği devlet destekli sanayileşme yarışında "başa çıkmasının olanaklı görünmediğini" belirtti. Fatih Oktay bu haftaki yazısında, bir ülkenin yatırım kapasitesinin ana belirleyicisinin ulusal tasarruflar olduğuna dikkat çekerek, Çin'in yüzde 40'ı aşan tasarruf oranına karşılık ABD'nin yüzde 20'nin altında kalan oranı nedeniyle yatırım yarışında geride kaldığını vurguladı.
Fatih Oktay'ın bu haftaki yazısı şöyle:
ABD-Çin rekabeti ve ulusal tasarruflar!
ABD, Biden döneminde Çin’le rekabette rakibinin yöntemlerini benimseyerek devlet destekli bir sanayileşme modeli uygulama yoluna girdi. Ancak iki ülkenin tasarruf oranlarındaki büyük fark nedeniyle ABD’nin bu alanda Çin’le başa çıkması olanaklı görünmüyor.
DEVLET DESTEKLİ SANAYİLEŞMEYE GEÇİŞ
Biden döneminde Çin’le yarışta devlet destekli sanayileşme politikaları uygulanmaya başlandı. Çin, son on yıllarda otoyollar, limanlar, hava alanları, iletişim sistemleriyle gelişkin bir altyapı oluşturmuştu; ABD’de de bu alanda rekabet için ülke altyapısını geliştirmek üzere Alt Yapı Yasası uygulamaya sokuldu. Çin, güneş enerjisine dayalı elektrik üretimi ve elektrikli otomobiller alanında dünya lideri olmuştu; ABD’nin de oyuna dahil olması için Enflasyonu İndirme Yasası devreye girdi. ABD, çip üretiminde Tayvan ve Kore’nin gerisine, aşağı yukarı Çin seviyesine gerilemişti; bu alanda bir hamle yapmak üzere Çip ve Bilim Yasası geçirildi. Bu üç yasa çerçevesinde ABD’de devletin sanayiye birkaç trilyon dolarlık kaynak aktarılması öngörülüyordu.
BÜYÜK KAYNAK GEREKSİNİMİ
İkinci Trump döneminde birçok başka alanda devlet destekli sanayileşme çabaları gündemde. Tüm dünya ile beraber ABD, elektrikli otomobillerden savaş uçakları ve füzelere, birçok ürünün olmazsa olmazı olan nadir toprak elementleri ve bunlardan üretilen özel mıknatıslar için Çin’e bağımlı durumda bulunuyor. Çin gemi üretim sektörü, 2024 yılında tonaj olarak ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki toplam üretiminden fazla gemi üretti. Bir sıcak savaş durumunda ABD’nin çok daha hızlı, ucuz ve büyük hacimlerde gemi üreten Çin’le başa çıkma olanağı yok. Aynı durum füzeler ve diğer silahlar için de geçerli. Ukrayna ve İsrail’e silah akışı ABD’de üretimde darboğazlar ortaya çıkarırken Çin çok büyük hacimlerde silah üretebiliyor. Bu ve benzeri durumlar, ABD’de Çin’le rekabet edebilmek için uzun yıllar boyunca çok büyük boyutlarda yatırım yapılmasını gerektiriyor.
YATIRIM YARIŞI VE TASARRUFLAR
Dolayısıyla ortada bir yatırım yarışı var. Bir ülkenin yatırım yapma kapasitesinin ana belirleyicisi ulusal tasarruflar, yani ülke ekonomisinde ortaya çıkan gelirin, tüketim harcamaları çıktıktan sonra geriye ne kadarının kaldığıdır; ülke kendi imkanlarıyla ancak bu kadar yatırım yapabilir. ABD’nin ulusal tasarruf oranı yani tasarrufların ülke GSYH’sine oranı yüzde 20’nin altında bir düzeyde; ülke bunun üzerinde yatırımı ancak dış finansmanla yapabilir. Çin’in ulusal tasarruf oranı ise yüzde 40’ın üzerinde bulunuyor. Dünya Bankası Satın Alma Gücü Parite rakamları kullanılarak fiyat farklılıkları hesaba katıldığında 2024 yılı rakamlarıyla ABD’nin GSYH’si 29 trilyon dolar, Çin’inki ise 39 trilyon dolar düzeylerinde. Tasarruf oranlarını uygularsak, ABD’nin öz yatırım kaynağı yılda 6 trilyon doların altında, Çin’inki ise 15 trilyon doların üzerinde çıkıyor. Üstelik Çin’de devlet bu kaynağı istediği alanlara etkili bir şekilde yönlendirebiliyor. Bu yarışta ABD son derece dezavantajlı bir konumda bulunuyor.