Salı, 05 Kasım, 2024
HABER: DOÇ. DR. ÇİĞDEM NAS / İKV Genel Sekreteri
Uluslararası konjonktürdeki gelişmelerle birlikte AB ve Türkiye’nin ilişkilerini güçlendirmesi ihtiyacı iyice görünür hale geldi. ABD Başkanı Trump’ın başta Çin olmak üzere, AB ve Türkiye’ye karşı ticari yaptırımlar uygulaması ve İran nükleer anlaşmasından ayrılma kararı gibi gelişmeler, uluslararası rolünü yeniden tanımlayan ve ‘önce Amerika’ yaklaşımına ağırlık veren bir ABD karşısında Türkiye ve AB’yi kader birliği yapmak durumunda bıraktı.
Özellikle ABD’nin uyguladığı yaptırımlar karşısında Türkiye’nin sistem dışına çıkmasından ve ekonomik bir krize sürüklenerek istikrarsızlaşmasından endişe eden Avrupa çevreleri, Türkiye’ye destek mesajları verdiler. İtalya Dışişleri Bakanı Enzo Moavero, Türkiye’nin Akdeniz’de bir denge unsuru olduğuna değinirken, Federal Almanya Ekonomi Bakanı Peter Altmaier, Türkiye’nin demokratik ve istikrarlı bir ülke olmasına verdikleri önemi vurguladı. Ardından genellikle Türkiye’ye oldukça eleştirel yaklaşan Avrupa Parlamentosu Türkiye Forumu grubundan da güçlü bir destek açıklaması gelmesi, son yıllarda Avrupa’dan pek fazla destek bulamayan Türkiye’ye moral verdi. Hollanda ile diplomatik ilişkilerin yeniden düzeltilmesi, Türkiye’de tutuklu bulunan iki Yunanlı askerin salıverilmesi gibi gelişmeler de Avrupa ile köprülerin yeniden onarılmakta olduğu izlenimini güçlendirdi.
SÜREÇ YENİDEN CANLANIYOR
Ağustosun son haftasında AB ile yeni bir yakınlaşmaya işaret eden başka gelişmeler de oldu. Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın Fransa ziyareti, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun AB gayrıresmi Dışişleri Bakanları toplantısına (gymnich) katılması ve son olarak 3 yıldır toplanmayan Reform Eylem Grubu’nun toplanması, bu yakınlaşmanın somut adımlarla devam edeceği yönünde umut verdi. Özellikle hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler, yargının bağımsızlığı gibi alanlarda ve veri güvenliği, şeffaflık, iyi yönetişim gibi teknik konularda AB uyum sürecinin yeniden canlandırılması ve reformlara hız verilmesi bu umudun gerçekleşmesi için gerekli adımları oluşturuyor.
STRATEJİK ORTAKLIK
Geçtiğimiz günlerde Türkiye için üyelik perspektifinin artık mümkün olmadığını belirten Fransa Cumhurbaşkanı Macron, AB’nin Türkiye ve Rusya ile stratejik ortaklık oluşturmasının öneminden bahsetti. AB çevrelerinde son dönemde Türkiye’nin artık bir aday ülke olarak görülmediği, bunun yerine daha önce de Almanya ve Fransa tarafından ileri sürülen imtiyazlı ortaklık benzeri bir ortaklık alternatifinin öne sürüldüğü anlaşılıyor. Macron’un sözlerine cevaben Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye’nin tam üyelik hedefine bağlı olduğu vurgulansa da tam üyeliğin gerçekçi bir hedef olmaya devam etmesi için gerekli reform adımlarının atılması gerekiyor. Bunun için de Reform Eylem Grubu’nun toplanması ve diplomatik temasların hız kazanması olumlu gelişmeler olarak öne çıkıyor. Bu kapsamda eylül ayında gerçekleşecek Federal Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın Türkiye ziyareti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ziyareti ve ekim ayında gerçekleşmesi öngörülen Federal Almanya Ekonomi Bakanı Peter Altmaier’in Türkiye ziyareti son derece önemli. Bu ziyaretlerden olumlu sonuçlar alınması ve reform sürecinde de ileriye yönelik adımların atılması halinde AB ile ilişkilerde bir hızlanma yaşanması söz konusu. Sonbaharda yeniden gündeme gelmesi beklenen Suriye konusu, İran’da toplanacak Suriye Zirvesi ve Cenevre’de Suriye anayasasına yönelik yapılması planlanan görüşmeler de Suriye’nin geleceği ve Suriyeli mülteciler konusunun AB ile önemli bir işbirliği alanı olacağını ortaya koyuyor.
GÜMRÜK BİRLİĞİ’NİN GÜNCELLENMESİ
AB ile ilişkilerde hızlanmanın gerçekleşebileceği en somut alanlardan biri, Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin güncellenmesi. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve modernizasyonu için hazırlık çalışmaları 2016’da tamamlanmıştı. Ama AB ile yaşanan siyasi sorunlar ve özellikle Almanya’nın tavrı resmi müzakerelerin başlatılmasını engellemişti. AB ile başlayan yakınlaşma, somut reform ve AB uyum adımlarıyla da desteklenebilirse, bu sürecin başlatılması da mümkün olur. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi hem Gümrük Birliği’nde yaşanan sorunların çözümlenmesi ve Türkiye’nin AB’nin serbest ticaret anlaşmalarına uyumu açısından hem de sanayi ürünleri ile sınırlı olan ilişkinin hizmet sektörleri, tarım ürünleri ve kamu alımları gibi yeni alanları da kapsayacak şekilde genişletilmesi için önemli bir fırsat sunuyor.
ZORLU MÜZAKERE SÜRECİ
Norm ve standartlar açısından AB’ye uyumu hızlandıracağı ve AB tek pazarına giriş ve erişim açısından Türkiye’de kurulu sanayi, tarım ve hizmet sektöründe faaliyette bulunan işletmeler ve girişimciler açısından da yeni imkânlar yaratacağı için Gümrük Birliği’nin güncellenmesi AB ile ilişkilerde en somut ilerleme alanlarından birini oluşturuyor. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi amacıyla resmi müzakerelerin başlaması halinde, AB ile oldukça zorlu bir müzakere süreci bizleri bekliyor.
DAHA FAZLA PAY İÇİN
Giderek daha çetrefil ve öngörülemez bir hal alan küresel rekabet ortamında Türkiye’nin AB ile yakınlaşması en önemli ticaret partneri olan AB pazarından daha fazla pay alması, standart ve üretim yöntemlerini geliştirmesi, katma değeri yüksek ürünler üretmesi ve üçüncü ülke pazarlarına da açılması açısından kritik önem taşıyor. Türkiye’nin demokratik yönetişim, etkili ve bağımsız hukuk sistemi, temel hak ve özgürlüklerin güvencede olduğu çoğulcu toplum yapısı ile 21. yüzyılda yol alabilmesi açısından AB sürecinin canlandırılması ve tam üyelik hedefi doğrultusunda ilerletilmesinin belirleyici bir etkisi olacak.
04 Eylül 2018 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
05 Kasım 2024 Salı
04 Kasım 2024 Pazartesi
04 Kasım 2024 Pazartesi