İzmir İktisat Kongresi’nin, 100. yıl dönümündeki ana tema, ‘Küresel Ekonomik Güç Olma Yolunda Türkiye Ekonomisi’ olurken, temel hedefin ise orta gelir tuzağını aşmak ve dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmek olduğu belirtildi.
HABER: ŞEREF KILIÇLI
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulma arifesinde düzenlenen İktisat Kongresi’ne ev sahipliği yapan İzmir, 2023 yılında yani Cumhuriyet’in 100. yılında da tarihi misyonunu sürdürdü. İzmir İktisat Kongresi, Cumhurbaşkanlığı’nın himayesinde, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ev sahipliğinde, 29-30 Nisan tarihlerinde ‘Küresel Ekonomik Güç Olma Yolunda Türkiye Ekonomisi’ ana temasıyla yeniden toplandı. Tarihi misyon çerçevesinde, kongrenin yapılacağı yer olarak Birinci İzmir İktisat Kongresi’nin gerçekleştirildiği alan seçildi ve 1979 yılında yıkılmış ‘Guiffray Hanı’ olarak bilinen Banka-Han binası aynı alanda yeniden inşa edildi.
TÜRKİYE EKONOMİ MODELİ
Düzenlenen panellerde ise alanında uzman akademisyenler, bürokratlar, iş dünyası temsilcileri, Türkiye ekonomisinin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefi doğrultusunda uygulanabilecek politikaları masaya yatırdı. Organizasyon kapsamında düzenlenen gala yemeğinde konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Doç. Dr. Nureddin Nebati, Kongre’yi 100. yıl dönümü olan 17 Şubat’ta yapmayı çok arzu ettiklerini, ancak 6 Şubat’taki depremler nedeniyle ertelemek durumunda kaldıklarını belirterek, deprem bölgesindeki vatandaşların yaralarını sarmak için çalıştıklarını söyledi. Türkiye Ekonomi Modeli ile yerli ve milli imkanları daha fazla yatırım, istihdam, üretim ve ihracat için seferber etme kararı aldıklarını ve bu yolda çalışmaya devam ettiklerini vurgulayan Nebati, “Bu süreçte bizim ülkemize adeta yıllarca dayatılan tek tip reçeteleri bir kenara bıraktık. Biz artık kendi reçetemizi uyguluyoruz” dedi.
ÖNCELİKLE YAPILACAKLAR
Kongrenin açılışında konuşan İzmir İktisat Kongresi Akademik Koordinatörü Prof. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk yüzyılında özellikle altyapı, eğitim, sağlık ve kentleşme alanlarında önemli ilerlemeler sağladığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Bu süreçte, sanayi sektörü de büyük ilerlemeler gösterdi ve Türkiye ekonomisi küresel ekonomiye entegre olmayı başardı. Türkiye Yüzyılı’ndaki ana hedefimiz ise orta gelir tuzağını aşıp zenginler ligine katılmak ve dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmek. Bu amaçla kronik cari açığımızın temel nedenlerinden biri olan enerjide dışa bağımlılığı azaltmamız, enflasyon gibi yapısal sorunları çözmemiz, selektif bir şekilde inovatif yönde sanayimizi dönüştürmemiz, yüksek katma değerli üretim ve ihracatımızı artırmamız gerekiyor.”
YENİ DÖNÜŞÜM SÜRECİ
‘Türkiye Yüzyılında Türkiye Ekonomisi’ başlıklı özel oturumda konuşan TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde 100 yıl önce İstiklal Harbi’nden çıkan Türkiye’nin, Cumhuriyetin eşiğinde, katılımcı bir ruhla en başta iktisadi düzeni ele aldığını hatırlattı.
Milli mücadele yıllarındaki Misak-ı Milli’nin nasıl millete bir yön tayin etmişse İzmir İktisat Kongresi’nde alınan Misak-ı İktisadi kararlarının da Yeni Türkiye’ye bir istikamet tayin ettiğini, burada alınan tüm kararların günümüzde de halen yol gösterici konumda olduğunu belirten Özgener, şöyle konuştu: “Bugün de sermaye yoğun bir dönüşüm süreciyle karşı karşıyayız. Bundan dolayı da daha fazla yatırıma ve bunun için de sermayeye ve mali kaynağa ihtiyacımız var. 100 yıl önceki kadar akıllı olup küresel önceliklerin getirdiği imkanları sonuna kadar kullanmalıyız. Türkiye’yi yeniden biçimlenen küresel değerler zinciri haritasının merkezine yerleştirme fırsatını yakalamalıyız. Türkiyemiz, doğru yerde durur, doğru kararları alırsa bu yüzyılda kazanacağı çok geniş imkanlar seti var.”
İNOVASYON VE İHRACAT
‘Türkiye Yüzyılında Orta Gelir Tuzağından Çıkışın Yol Haritası’ konulu oturumda konuşan Seul Ulusal Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Keun Lee, yaşam standardını geliştirmek ve daha hızlı çözüm bulmak için ekonomide kapsayıcı kurallara ihtiyaç olduğunu söyledi. Türkiye’nin ihracatında düşük teknolojili sanayilerin önemini giderek yitirdiğine dikkat çelen Lee, şu tespit ve önerilerini de aktardı: “Orta ve yüksek teknolojili sanayiler öne çıkıyor fakat Türkiye’nin dış ticaret fazlası oluşturmaya ihtiyacı var. Tarımda, sosyal hizmetlerde ve inşaatta önemli atılımlar gerçekleştirildi.
Orta gelir tuzağına baktığımızda kurumların değil, inovasyonun ve ihracatın kilit noktada olduğunu görüyoruz. Türkiye kaynak açısından gerçekten zengin ve büyük bir ülke. Bölgesel ve küresel pazarlarda büyüme için ekonomiyi inovasyona dayalı hale getirmek ve ihracata dayalı olmak işe yarayacaktır. Yerel kaynakları daha fazla kullanmaya ihtiyacınız var. Dijital teknolojileri üretmek de çok faydalı olacaktır.”
1923 MİSAK-I İKTİSADİ KARARLARI VE ATATÜRK’ÜN MESAJI
17 Şubat 1923 tarihinde toplanan Birinci İzmir İktisat Kongresi’ne katılan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, açılış konuşmasını, “Yeni Türkiyemizi lâyık olduğumuz düzeye eriştirebilmemiz için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü zamanımız tamamen bir ekonomi devresinden başka bir şey değildir. Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmamışlarsa, meydana gelen zaferler devamlı olamaz. Ekonomi demek, her şey demektir, yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne lazımsa onların hepsi demektir. Ziraat demektir, ticaret demektir, çalışma demektir, her şey demektir” sözleriyle yapmıştı. Birinci İzmir İktisat Kongresi, iki haftalık bir çalışmadan sonra oybirliği ile kabul edilen ‘Misak-ı İktisadi’yi yayımladı. Misak-ı İktisadi kararlarının bir kısmı şu şekildeydi: “Milli sanayi teşvik edilmeli, öncelikle milli kaynaklar değerlendirilmelidir. Yabancı sermaye kanunlarımıza riayet etmek şartıyla gelebilir. Çiftçiye ve yatırım yapmak isteyenlere kredi verilerek özel teşebbüs desteklenmeli, bu amaçla banka kurulmalıdır. Yabancı tekelleşmelere ve imtiyazlara son verilmeli, milli sanayinin teşviki için bir yasa çıkarılmalı, küçük zanaatkarlıktan büyük işletmelere geçilmeli ve teknik eğitim geliştirilmelidir. Gümrük tarifeleri milli sanayinin kalkınma ihtiyaçlarına göre düzenlenmeli, yerli mallar karada ve denizde ucuz tarifeyle taşınmalıdır.”
TARİHİ DÖNÜM NOKTALARI
İzmir İktisat Kongresi, 1923 yılından sonra beş kez daha toplandı ve bu toplantılar da ülke ve dünya tarihinin önemli dönüm noktalarında düzenlendi. Söz gelimi; İkinci İzmir İktisat Kongresi, 1981 yılında, Türkiye’nin dışa açılma ve liberalleşme politikalarının başladığı, kapalı bir ekonomiden açık bir ekonomiye geçtiği döneme denk geldi. Üçüncü Kongre, yine tarihi bir dönemeçte, soğuk savaşın bittiği, Doğu Bloku ülkelerinin serbest piyasayla tanıştığı ve küreselleşmenin iktisadi alana yön vermeye başladığı 1992 yılında düzenlendi. Dördüncü Kongre, Avrupa Birliği politikalarının öne çıktığı 2004 yılında yapıldı. Beşinci Kongre; 2008-2009 küresel krizinin ardından, gelişmekte olan ülkelerin giderek yıldızının parladığı, üretimin ağırlık ekseninin Asya’ya kaydığı bir dönemde, yani 2013 yılında düzenlendi. Altıncı Kongre ise pandemi sonrası, küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği süreçte, Cumhuriyet’in 100. yılı olan 2023’te gerçekleştirildi.
EKONOMİDEKİ PARADİGMA DEĞİŞİMİ DE TARTIŞILDI
İki gün süren İzmir İktisat Kongresi’nde; Türkiye Yüzyılında Türkiye Ekonomisi, Gelecek Dünyada Nasıl Bir Ekonomi Paradigması, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ekonomisi, Gelecek Dünyada Kalkınma Girişimcilik ve Yenilik Ekosistemi, Türkiye Yüzyılında Orta Gelir Tuzağından Çıkışın Yol Haritası, Finans Dünyasının Gözüyle Türkiye Yüzyılı, Dijitalleşen Dünyada Finansın Geleceği ve Fintech, Türkiye Yüzyılında Türkiye Ekonomisinin Gelişme Perspektifi, Türkiye Yüzyılında Doğal Afetlere Hazırlık Politikaları, Büyük Afetlerde Yeniden İnşa ve Ekonomi Politikaları, Türkiye Yüzyılında Girişimci Kadınlar, Türkiye Yüzyılında Girişimci Gençler, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Bir Çevre Yolunda Türkiye başlıklarında paneller düzenlendi. Kongreye 150’den fazla akademisyen, iş insanı, bürokrat, sivil toplum ile sektör temsilcisi konuşmacı olarak katıldı. Ayrıca 5 ülkeden 30’a yakın yabancı akademisyen ve uzman da kongrede konuşmacı olarak yer aldı. Panellerde, pandemi sonrası ekonomi paradigmasında yaşanan değişimden Asya’nın yükselişine, sürdürülebilir finanstan fintech uygulamaları ile blockchain teknolojilerine, yapay zekadan yenilik ekosistemine, iklim değişikliğinden sürdürülebilir çevre ve enerji kaynaklarına, savunma sanayinden altyapı yatırımlarına ve otomotiv sektörü başta olmak üzere sektörel gelişmelere kadar pek çok konu detaylarıyla ele alındı.