tatil-sepeti

Şairlerin, ressamların, yazarların ilham kaynağı İstanbul, içinde büyüttüğü üç imparatorluğun izleriyle göz kamaştırıyor. Tarihi, yapılan her bir araştırmayla yeniden derinleşen kadim kent, dünya kültürel mirasının da göz bebeği.

 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL 


İstanbul Ticaret Odası tarafından yayınlanan ‘Tarihi Miras İstanbul’ kitabı, İstanbul’un fetihten bu yana oluşan kültürel mirasını zengin içeriği ve fotoğraflarla ebedileştiriyor.  

 

Üç ayrı imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul; kültür, turizm, ekonomi, moda gibi birbirinden farklı şapkalarla Türkiye’nin ve dünyanın nazar boncuğu konumunda. Son yapılan araştırmalara göre, tarihi 12 bin yıla dayanan kadim kent, içinde büyüttüğü tüm imparatorlukların izlerini kültürel miras olarak bugünlere aktarıyor. Binlerce yıllık köklü tarihi solumanın mümkün olduğu İstanbul’un fetihten bu yana kültürel mirası, İstanbul Ticaret Odası tarafından ‘Tarihi Miras İstanbul’ isimli kitapla yeniden ele alındı.

 

YAŞAMIN İZLERİ 

 

Editörlüğünü Nazan Öçalır’ın yaptığı kitaptaki fotoğraflar, Mustafa Öztürk’ün objektifinden okuyucuya yansıtıldı. Tarihi Miras İstanbul kitabı, İstanbul’un fethi ile başlayan süreci, Erken Osmanlı Dönemi bölümünde ele alıp, Mimar Sinan’ın eserlerinin yer aldığı dönemi Klasik Osmanlı Dönemi olarak adlandırıyor. Bu iki süreçteki yapıların yanı sıra Lale Devri, Batılaşma Dönemi ve Cumhuriyet Dönemi de kitapta ayrıca irdeleniyor. Kitapta İstanbul’da çıkan büyük yangınlar ve depremlerin yanı sıra sosyal kültürel yaşam, üretim, ticaret, zanaat, sanayi, haberleşme, ulaşım, doğa ve mimari ayrı konu başlıkları ile ele alınıyor. Kitaptan öne çıkan satır başları şöyle:

 

MİNAREYİ AŞMAYACAK 

 

Çağ atlatan fetihten sonra Fatih Sultan Mehmet’in en büyük hayali, İstanbul’u mimarisiyle, halkıyla, yaşam biçimiyle dünya medeniyet başkenti yapmaktı. Bunun için ilk olarak ayakta kalan tüm yapıların sayım ve dökümü yapılarak, yapılar kayıt altına alındı. Yeni mimari biçiminde tüm şehir yapılarının minare boyunu aşmayacak şekilde yapılması şartı getirildi.

 

KAPILARI AÇIK ŞEHİR 

 

Malta’dan getirilen özel kum, sağlam kaya parçaları ve yumurta akı ile oluşturulan surlarının sağlamlığı ile nam salan İstanbul’da toplam 37 sur kapısı vardı. Fetihten sonra bu şehir kapılarının 27’si açık bırakılarak gerisi kapatıldı. Bizans döneminde güvenlik nedeniyle geceleri kapanan şehir kapıları, Fatih döneminde açık bırakılarak yeni bir geleneğe imza atıldı.

 

GÖÇ ÖZENDİRİLDİ 

 

İstanbul’un fethinden sonra şehir yıllardır yaşanan savaşlar nedeniyle neredeyse boşalmıştı. Fatih Sultan Mehmet, bilinçli ve özendirici bir iskan politikasıyla şehrin nüfusunu yeniden canlandırmak için harekete geçti. Evlerini bırakarak başka şehirlere göç eden Rum ve Ermeniler yeniden İstanbul’a davet edildi. Ayrıca Anadolu’dan İstanbul’a göç hareketi başlatıldı ve İstanbul’a yerleşenlere özendirici teşvikler uygulandı.

 

TİCARETTE BİRLEŞTİLER 

 

Fatih’in İstanbul’u, külliyeler etrafına yerleşmiş bir şehir olarak konumlandırıldı. Büyükçe bir caminin etrafında; hamam, medrese, mektep, imaret, türbe, kütüphane, çarşı gibi yapılar yer alıyordu. Ticaret amacıyla kullanılan alanlarda fırın, değirmen, mum imalathanesi, boyahane, salhanelere yer veriliyordu. Osmanlı’nın Müslüman ve gayrimüslim mahalleleri yaşam biçimleriyle ayrılsa da bu ayrılık ticaret alanında ortadan kalkıyordu.

 

İSLAM BAŞKENTİ 

 

Osmanlı Devleti’nin savaşları sürerken bile İstanbul’da imar faaliyetleri artarak devam etti.


II. Bayezid devrinde şehirdeki mahalle sayısı 282’ye çıktı. Yavuz Sultan Selim devrinde Suriye ve Mısır’ın fethiyle birlikte İstanbul halifeliğin de başkenti haline geldi. Kadim kent böylece İslam aleminin merkezi konumuna yükseldi.

 

GERİYE NE KALDI 

 

Kitabın editörü Nazan Öçalır, “Roma medeniyeti üzerine Müslüman bir kent kurmayı hayal eden Fatih’ten günümüze kadar inşa edilen yapılardan geriye ne kaldı diye düşündük. 50 bin nüfusun yaşadığı ilk yerleşim yerlerinden, günümüzde nüfusu 20 milyonu aşan 39 ilçeye yayılarak yapılaşan bir İstanbul’a dönüştük. Bu arada kültürel mirasımız ne oldu? Bundan yüz yıl sonra geriye dönüp bakanlar ‘21. yüzyılın İstanbul’u’ diyerek bu eserdeki fotoğrafları görecekler” dedi.

 

TİCARETİN KALBİ

 

Kitabın tanıtımı için düzenlenen toplantıda konuşan İTO Başkan Yardımcısı Mehmet Develioğlu, İstanbul’un medeniyetlerin beşiği ve dünya ticaretinin kalbinin attığı önemli bir merkez olduğunu söyledi. Fetihle birlikte bir medeniyetin de İstanbul’da kök saldığını kaydeden Develioğlu, “Çok farklı din ve kültürden insanı aynı anda bünyesinde barındıran İstanbul’un bu ruh iklimi, Türklerin inşa ettiği medrese, kütüphane, mescit, cami ve külliyelerle yeniden şekillendi. İktisadi hayatı düzenleyen çarşı, bedesten, arasta gibi yapıların yanı sıra yaşamın her anına canlılık katan çeşme, kule, saat kulesi, dergah, tekke ve mezarlıklar ise şehirdeki silinmez İslam nakışları oldu” dedi. Toplantıya; İTO Yönetim Kurulu Üyeleri Münir Üstün, Murat Hazıroğlu ve Giyasettin Eyyüpkoca ile İTO Genel Sekreteri Prof. Dr. Nihat Alayoğlu ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. İsrafil Kuralay da iştirak etti.

12 Haziran 2023 Pazartesi