Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli depremlerde ve 23 Nisan’da İstanbul açıklarında yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremde, milyonlarca insan aynı anda telefona sarılınca mobil şebekeler kilitlendi. Üç büyük operatörün (Turkcell, Türk Telekom, Vodafone) ağları aşırı yük nedeniyle 15 dakikaya varan kesintilerle hizmet veremez hale geldi. Bu durum, tam da herkesin haberleşmeye çalıştığı kritik anlarda iletişimin kesilmesine neden oldu. Operatörler kapasite artırımı için çaba sarf etse de deprem anında ortaya çıkan ani yük, mevcut 4.5G şebekelerinin sınırlarını zorluyor.
DÖRT ARAMADAN BİRİ
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu da İstanbul depreminin ardından yaptığı açıklamada, normal trafiğin 7-10 katına varan bir arama yoğunluğu yaşandığını belirtti. İnternet tabanlı aramalarda trafik iki katına çıksa da büyük sorun olmazken, geleneksel telefon görüşmelerinde taleplerin sadece yüzde 75’i karşılanabildi, yüzde 25’i ise başarısız oldu. Yani her dört aramadan biri deprem anında gerçekleştirilemedi.
10 KAT DAHA GÜÇLÜ
Bu nedenle 5.5G’nin getireceği yenilikleri anlamak için öncelikle mevcut 5G’nin kapasitesine bakmak gerekiyor. 5G teknolojisi, gigabit seviyesinde mobil internet hızları ve milisaniye düzeyinde gecikme olacağı göz önünde bulundurularak hayatımıza girdi. 5.5G ise bu özellikleri çarpan etkisiyle artırmayı hedefliyor. 5.5G şebekesi, 5G’ye kıyasla 10 kata kadar daha güçlü ağ kapasitesine sahip olacak.
BANT GENİŞLİĞİ ARTACAK
5.5G, sadece hız artışı anlamına gelmiyor. Hız artışı, aynı frekans bandında daha fazla verinin taşınabilmesi demek. 5.5G’nin sağladığı ultra geniş bant teknolojileri sayesinde operatörler kapasite sınırlarını ciddi şekilde genişletebilecek. Öte yandan yeni teknolojiyle birlikte çok daha fazla kişinin ve cihazın iletişim kurması mümkün olacak. Uzmanlar, 5.5G teknolojisiyle birlikte ağların yüz milyarlarca IoT sensörünü dahi destekleyebilecek duruma geleceğini belirtiyor. Mevcut 4.5G altyapısıyla bir baz istasyonu bölgesinde binlerce cihaz haberleşebiliyorken, 5.5G ile bu rakam katlanarak artacak. Bu, deprem gibi durumlarda milyonlarca insan aynı anda telefonuna sarılsa bile şebekenin daha dayanıklı olması anlamına geliyor.
YAPAY ZEKA ETKİN KULLANILACAK
5.5G’nin bir diğer yeniliği de yerleşik yapay zeka ve gelişmiş ağ yönetimi. Bu sayede baz istasyonları ve şebeke ekipmanları, trafiği gerçek zamanlı analiz edip otomatik optimizasyon yapabilecek. Örneğin, deprem anında belirli bölgelerdeki yoğunluğu algılayıp diğer bölgelerden kapasite kaydırma ya da acil durum iletişimine anında öncelik tanıma gibi kararları insan müdahalesine gerek kalmadan alabilecek. Öte yandan, 5.5G teknolojisiyle birlikte acil durumlarda drone haberciliğinin de ön plana çıkacağı söyleniyor.
KAPASİTE KATLANACAK
Daha fazla kapasite, daha az kesinti olarak ön plana çıkan 5.5G’nin en büyük artılarından biri, kapasiteyi katlaması. Deprem anında oluşan trafik patlamalarını karşılamak için operatörler, 5.5G’nin genişleyen frekans yelpazesini (örneğin 700 MHz’den mmWave’e kadar) ve gelişmiş anten teknolojilerini kullanarak şebekelerini güçlendirebilecek.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, İstanbul depreminin ardından operatörlerle masaya oturduklarını ve ‘benzer sıkıntıları yaşamamak için neler yapmamız gerektiğini’ detaylıca ele aldıklarını vurguladı. İşte 5.5G bu noktada kritik bir çözüm olarak masada duruyor. Örneğin, normalde kapasitesinin 2.5 katına kadar trafiği sorunsuz taşıyabilen şebekeler, 5.5G ile belki 7-10 kat talebi bile kaldırabilecek duruma gelecek. Bu da deprem anında herkesin aynı anda arama yapması durumunda bile ağın tamamen çökmeden iletişimi sürdürebilmesi demek.
AĞ DİLİMLEMEYLE ACİL DURUMA ÖNCELİK
5G ile hayatımıza giren bir diğer yenilik, network slicing yani ağ dilimlemesi. Bu teknoloji, tek bir fiziksel mobil şebekeyi yazılım aracılığıyla birden fazla sanal şebekeye bölmeye imkan tanıyor. Operatörler, 5.5G destekli çekirdek ağlarında farklı kullanım senaryoları için dilimler oluşturabilecek. Bu kapsamda, bir dilimi sadece kamu kurumları ve acil servisler için ayırıp bu dilimde yüksek öncelikli ve kesintisiz iletişim garantisi verebilecekler. Olağanüstü hallerde bu dilim, genel kullanımdan etkilenmeden çalışarak arama-kurtarma, polis ve sağlık ekiplerinin şebekeye erişimini ayrıcalıklı hale getirecek. Yurt dışında bazı operatörler ilk denemelere başladı bile. ABD’de T-Mobile, ilk 5G dilimini acil yardım ekiplerine tahsis ettiğini duyurdu. Ağ dilimleme sayesinde afet anında emniyet, itfaiye, AFAD gibi kritik birimlerin haberleşmesi, halkın yoğun kullanımından ayrıştırılarak güvence altına alınabilecek.
TAŞINABİLİR KUTU BAZ İSTASYONLARI
5.5G döneminde iletişim sadece sabit baz istasyonlarına emanet edilmeyecek. Hem uydu bağlantıları hem de mobil baz istasyonu çözümleri devreye girecek. Örneğin, Türkiye’de bir girişim şirketi olan i2i Systems, depremlerden aldığı ilhamla ‘5G şebeke-in-a-box’ (kutu içinde 5G şebekesi) geliştirmeye başladı. Bu taşınabilir mini şebeke, jeneratör veya batarya ile çalışarak afet bölgesine götürüldüğünde anında cep telefonu kapsaması sağlayabiliyor. Benzer şekilde, insansız hava araçları (drone) ile uçan baz istasyonları projesi de artık bilim-kurgu değil gerçek oluyor.
OTONOM UÇAN ŞEBEKELER YAPILIYOR
Yıldız Teknik Üniversitesi’nin TÜBİTAK destekli projesinde, 5G destekli İHA’lar mobil baz istasyonu gibi kullanılarak geleneksel altyapısı çöken bölgelerde gökyüzünden iletişim ağı sağlandı. Bu sayede arama-kurtarma ekipleri hızlı ve etkili şekilde haberleşebilirken, afetzedelerin de kesintisiz şekilde yakınlarına ulaşması hedefleniyor.
Gökyüzünde otonom olarak dolaşan bu uçan şebeke konsepti, haberleşme kopukluklarını en aza indirerek hayat kurtarmayı amaçlıyor. Projeyle geliştirilen sistem; gerçek zamanlı konum takibiyle ekiplere rehberlik ettiği, sürekli bağlantı özelliğiyle depremzedelerin yakınlarıyla iletişim kurmasını sağlıyor, anlık veri akışını garantiliyor. Bu imkan 5.5G’nin esnek mimarisinin afet anlarında ne denli etkili olabileceğini gösteriyor.
5.5G’nin destekleyeceği Pasif IoT ve benzeri teknolojiler, afet anında çevredeki milyarlarca küçük cihazın da haberleşme zincirine katılmasını sağlayacak. Örneğin, binalara yerleştirilen bataryasız deprem sensörleri 5.5G sayesinde doğrudan uyanıp veri gönderebilecek. Enkaz altındaki sensörlü cihazlar, yerlerini kurtarma ekiplerine iletebilecek. Şehir genelindeki su, elektrik, gaz vanaları birbirleriyle anlık iletişim kurarak otomatik kapatma gibi hayati işlemleri gecikmeden yapabilecek.