İstanbul Köşe Bucak'ın bu haftaki konuğu şehirdeki en görkemli çifte hamamlardan biri olan II. Bayezid Hamamı. Her gün önünden on binlerce İstanbullunun geçtiği bu hamamı muhakkak görmüşsünüzdür. Peki tarihini ne kadar biliyorsunuz? Ya hiç ziyaret ettiniz mi?
Erken dönem 16. yüzyıl Osmanlı hamamları içinde özel bir yere sahip olan II. Bayezid Hamamı, 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültürel Miras Listesi’ne alınan “İstanbul Tarihi Alanları” içindedir. Kısa süre önce restore edilen hamam bu gün asli fonksiyonunu sürdürmese de özgün kullanımını yansıtacak şekilde Türk Hamam Kültürü Müzesi'ne dönüştürülmüş durumda…
GELİRLE VAKFA
Şehrin merkezinde, İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nin bitişiğinde, tramvay yolunun kenarında, Bayezid Meydanı çeperinde yer alan hamam, her ne kadar diğer unsurlarından biraz uzak kalsa da Bayezid Camii Külliyesi'nin bir parçası kabul edilir. Bir inşa kitabesine sahip olmayan hamamın, yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Fakat, geliri II. Bayezid'in eşi, I. Selim'in annesi Gülbahar Hatun'un vakfına tahsis edilen hamamın, 1500-1505 yılları arasında inşa edildiğine dair genel bir kanıya varmak mümkündür. Hem vakıf kayıtları hem seyyahların aktardıkları, araştırmacılara bu tarihi işaret eder.
YILLARCA ATIL KALDI
II. Bayezid Hamamı, ayrı ayrı, kadınlar ve erkekler kısımlarına sahip bir çifte hamamdır. Yapının her iki kısmı aynı plana sahiptir, sadece kadınlar hamamının camekân bölümü erkekler bölümünden biraz daha küçüktür. Hamam, Patrona İsyanı gibi çok bilinen bir tarihi hadise ile meşhurdur ve hatta bir dönem Patrona Hamamı olarak anılmıştır. İnşa edildiği günden itibaren, şehrin en işlek hamamlarından biri olan yapı, 1930'lu yıllara kadar çalışmış, bu tarihten sonra şahsi mülkiyete geçerek depo ve demirci atölyesi olarak kullanılmış ve zamanla terk edilmiştir. Şehrin kalbindeki hamam uzun yıllar boyunca atıl vaziyette kalmış, çeşitli biçimlerde tahrip edilmiş, hırsızlıklara maruz kalmış, hatta 1950-60 yılları arasında yıkım tehlikesiyle yüzleşmiş ve neticede bir harabeye dönüşmüştür. Hamam, 500 yıllık tarihinin son 70 yılında içler acısı bir halde kalmış ve tarihi yarımadanın merkezinde yer almasına rağmen yakın zamana kadar restore edilememiştir.
İstanbul tarihinde özel bir yeri olan hamamın, kültür mirasının bu çok özel örneğinin kaderi, kısa süre önce gerçekleştirilen kapsamlı bir restorasyon neticesinde değişmiştir. Titizlikle yürütülen çalışmaların ardından hamamın eski günlerdeki ihtişamına kavuştuğunu söyleyebiliriz. Üstelik yepyeni bir işlev kazanarak ve Türk Hamam Kültürü Müzesi'ne dönüşerek…
SULTANLARI HALK İLE BULUŞTURAN KÖPRÜ
Hamam yapıları, Osmanlı mimarisinin ve sosyal hayatının vazgeçilmez parçasıdır. Günümüzde hamama gitmek neredeyse turistik/ eğlencelik denebilecek bir faaliyete indirgenmiş olsa bile asırlar boyunca devam etmiş bir hamam kültürünün izlerini bugün de sürmek mümkündür. Osmanlı gündelik hayatında büyük yer tutan hamamlar, özellikle kadınların sosyal yaşantısının önemli bir parçasıdır ve bunun çevresinde kuşaklar boyu aktarılan köklü bir hamam kültürü oluşmuştur. Hamam, yıkanma ihtiyacını karşılamasının yanısıra bir sefa aracı olarak görülmüş ya da gelin hamamı, loğusa hamamı, bebeğin kırk hamamı gibi özel etkinliklerin mekânı olmuştur. Bu nedenle hanım sultanların, özellikle kadınların sosyal hayatında büyük yer tutan hamamlar yaptırması önemli bulunmuş, bu hizmet onları kadın teba ileyakınlaştırmanın, ilişki kurmanın bir yolu olmuştur.
Hamam su kültürü demektir, toplumun temizlik anlayışını yansıtır. Sosyal yaşantıdaki yeri, konusu ve mekanı olduğu ritüelleri ile etnografik önem taşır. Giyim kuşamı, havlusu, peştemalı, türlü çeşitli adetleri, sabunu, tarağı ve nice özel araç gereciyle hamam kültürü çok renklidir. Bu çerçevede II. Bayezid Hamamı içinde hazırlanan Türk Hamam Kültürü Müzesi'ni gezmenizi ısrarla tavsiye ediyorum. Türk hamam geleneğine ait etnografik eserlerin sergilendiği müze, şehrin Roma ve Bizans tarihine de ayrıntılı yer vererek, hatta hamam kültürünün dünyadaki etkilerini, yansımalarını da anlatarak sizi tarihte uzun ve keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Ücretsiz olarak ziyaret edilebilen müze, Pazartesi günleri, dini bayramların 1. günü ve 1 Ocak hariç her gün 09.30-16.30 saatleri arasında açık. II. Bayezid Hamamı gibi bir yapıyı görürken, özgün kullanımını yansıtan bir müzeyi ziyaret edebilmek sahiden kaçırılmayacak bir fırsat. Haftaya bu köşede görüşünceye dek iyi gezmeler, iyi seyirler.