HABER: AYŞE BAŞAK
Hava araçları ile adrese, kapıya paket teslimi için çalışmalar devam ederken, insan taşımacılığına yönelik çalışmalar da gündemde kalmayı sürdürüyor. Koli taşımanın güvenlik kriterleri, haliyle insan taşımakla aynı değil. Üstelik hava taşımacılığı söz konusu olduğunda insan vücudunun ağırlığı, mühendisler için aşılması gereken ciddi bir probleme dönüşüyor. Ancak yeni malzemeler, gelişen teknoloji ve değişen maliyet hesapları her zaman bir sürprize gebe olabilir ve önceden mümkün olmayan şeyleri fiziksel olarak veya ticari açıdan mümkün kılabilir. Bu da bizlere hayatımızı değiştirecek yeniliklere açık olmamızı söylüyor.
ÇOK DAHA HIZLI
Transcend Air, yeni bir hava aracı projesini açıkladı. 2024’te havalanması planlanan Vy isimli hava aracı, altı kişiyi taşıyabiliyor. Olduğu yerden havalanabiliyor, uzun bir piste ihtiyaç duymuyor. Yere inerken de yine helikopter gibi olduğu yere iniyor. Dikey iniş kalkış yapabilen bu araçlara kısaca VTOL (Vertical Take off and Landing) deniyor. Saatte 652 kilometre hıza çıkabilen bu araç, bir ‘hava taksi’ olarak düşünülmüş. Karbon fiber tasarımı hafif olmasını sağlıyor. Bu hafif tasarım sayesinde acil durumlarda paraşütle iniş yapabiliyor. Pervanelerinin hareketli olması sayesinde dikey olarak küçük bir alanda iniş-kalkış yapabilen Vy, giderken bir uçak gibi yol alacağından helikopterlere göre çok daha hızlı bir araç olacak.
ALTI YIL SONRA
Bu proje 2024’te gerçek olabilecek mi? Vy adı verilen bu hava aracı, gerçekten de yolcu taşımaya başlayabilecek mi? Bu soruların kesin bir cevabı yok. Çoğu zaman bu tip tasarımlar seri üretim sürecine girmeden geliştirme amacıyla bir sonraki model için temel teşkil ediyor. Şirketin internet sayfasındaki ‘bilet satın al’ yazısına tıkladığınızda size bilet satmıyor elbette. Ancak gerçek mesafeler ve fiyatları görebileceğiniz bir arayüze yönlendiriliyorsunuz. New York ile Boston arası 36 dakika sürüyor ve ücreti 283 dolar, Los Angeles ile San Francisco arası 55 dakika ve 315 dolar gibi. Bakalım önümüzdeki altı yıl içinde bu proje hayata geçirilebilecek mi?
Karbondioksiti çekip azaltıyor
Hava kirliliği, küresel ısınma gibi sorunlar gelecek nesilleri bekleyen büyük tehlikeler. Atmosferdeki karbondioksit miktarının azaltılması, geleceğimiz için çok büyük önem arz ediyor. Bir taraftan zararlı gazların salınımını düşürmek için çalışmalar sürdürülürken, bir yandan da mevcut karbondioksit ile mücadele yöntemleri araştırılıyor. DAC (Direct Air Capture) adı verilen bir sistem, ‘hava hapsedici’ özelliği ile atmosferdeki karbondioksiti çekip azaltıyor.
Bu sistem çok uzun zamandır biliniyor olsa da çok pahalı olduğundan bugüne kadar uygulanabilir görülmüyordu. Kanadalı Carbon Engineering firması ise bu tekniği kullanmanın maliyet açısından mümkün olan bir yolunu bulmuşa benziyor. Firma yaptıkları açıklamada, bu alanda çalışan diğer firmalara örnek olarak geçen yıl DAC teknolojisi kullanan İsviçreli Climeworks kuruluşunu da hatırlatıyor. Karbondioksiti bir camekana hapseden firma, bir geotermal enerji santralinin yardımıyla gazı taşa hapsetmeyi başarmış. Atmosferi temizlemek adına çok önemli bir başarı olarak kaydedilse de bu gazın farklı değerlendirilmesi mümkün. Zira karbondioksit, metanol, karbon nano fiber veya dizel yakıtı gibi şeyleri üretmede kullanılabiliyor.
Kanadalı firmanın açıklamasına göre, karbondioksit hapsedici ve dönüştürücü sistemler çok pahalı olabiliyor. Önceki tahminlere göre karbondioksit için ton başına 500 ile 1000 dolar maliyet düşünülürken, yaptıkları araştırmalar bunun 94 ile 232 dolara indirmenin mümkün olduğunu göstermiş. İnşa edilen pilot tesiste ise karbondioksit gaz olarak atmosferden alınıp katıya dönüştürülmüş, daha sonra da saflaştırılmış karbondioksit elde edilmiş. Bu forma girdikten sonra karbondioksit sentetik yakıt üretimi için müsait hale geliyor. Elektroliz ve yakıt sentezi teknikleri ile karbondioksit gazı sıvı hidrokarbon yakıtlara dönüştürülüyor. Bu yakıt hem diğer yakıtlarla karıştırılarak hem de saf olarak kullanmaya uygun.