HABER: ADEM ORHUN
Küresel ekonomiye, gümrük duvarları ve belirsizlik sebebiyle ‘nefes darlığı’ yaşatan ticaret savaşları yerini uzlaşmaya ve kurallara mı bırakıyor? Bu soruya cevabı ‘ticarette barış’ olanlar için yeni dönemin ilk işaretleri beliriyor.
ABD ve Çin’in menfaat çekişme-sinde daha şeffaf kuralların etkili olacağı ateşkes için ilk tokalaşma yapıldı. İki dev ekonomi, birinci faz ticaret anlaşmasında uzlaşma sağladı. Başkan Donald Trump; bu anlaşmayı, ABD’nin Çin’den ithal edilen 160 milyar dolar değerindeki ürüne yönelik yeni gümrük vergileri devreye girmeden iki gün önce ilan etti.
SEÇİME KALMAYACAK
Trump açıklamasında, görüşmelerin ikinci fazının da 2020 içinde tamamlanacağını, yeni anlaşmanın seçimlere bırakılmayacağını duyurdu. Anlaşmayla ABD, ‘ticaret savaşı’ yorumlarına sebep olan cezai vergi duvarlarını geri çekerken, bazı ürünlerde de gümrük vergisi indirimine gitti. Çin ise buna karşılık ABD’den 50 milyar dolarlık tarım ürünü almayı kabul etti.
Dev ekonomide resesyon işaretlerinin konuşulduğu günlerde gelen bu hamle, piyasalardaki baskıyı azalttı. Ticaret savaşı yerine artık ‘ticaret barışı’ dönemi yorumlarına sebep olan anlaşmanın ardından ABD’nin, İngiltere’ye yöneleceği ve Avrupa Birliği’nden ayrılacak ülke ile ikili anlaşma yolu arayacağı değerlendiriliyor.
BREXIT JOHNSON’DA
Diğer yandan İngiltere’de son seçimlerde tek başına iktidara gelen Boris Johnson’un Başbakanlığı döneminde Brexit sürecinin tamamlanmasına yönelik güçlü beklenti oluştu. Gelir gelmez ilk yasa tasarısı olan Brexit anlaşmasını Avam Kamarası’na gönderen Johnson’ın öncülüğünde, anlaşmanın kabul edilmesi ve çıkışın 31 Ocak 2020’de resmileşmesi bekleniyor. Müzakereler bir süre daha devam edecek. Sonrasında ise taraflar ticaret anlaşmaları ve ikili ilişkiler için masaya oturacak. Haziran ayında bir süre uzatımı ihtimali olduğu belirtilirken, Trump gibi hızlı hareket etmek isteyen Johnson’ın, müzakereleri 2020’de tamamlamayıplanladığı bildirildi.
Bu arada AB Konseyi’nin “Brüksel, Brexit’te sonraki aşamaya geçmeye hazır. İngiltere ile gelecekte de güçlü stratejik ilişkimizi sürdürmek istiyoruz” açıklaması, Avrupa Birliği ve ilişkili ülkeler için belirsizliğin kalkacağı umutlarını kuvvetlendirdi.
RÜZGAR DÖNÜYOR
Bu gelişmeler yaşanırken, yılın son çeyreği boyunca, temkinli ifadelerin yansıdığı raporlar yayımlandı. Birçok analistin makalelerinde, “2009’daki finansal krizden gereken dersler ve yeterli önlemler hâlâ alınamadı” mealindeki görüşleri dikkat çekti. Yorumlara göre, şartlar, 2020 yılında bir resesyon olasılığını güçlü kılıyor. Tabii bu hesapların güç aldığı nokta, ticaret savaşları. Ancak, tam da bu konuda rüzgar dönmeye başladı.
13 Aralık 2019’da Trump, Çin ile ilk anlaşmayı yaptıklarını duyurdu ve Manş’ın iki yakasını kapatan sis aralanmaya başladı. Bu gelişmeler, 2020’nin bir ateşkes yılı; ‘ticaret barışı’ denilebilecek bir dönemin de başlangıcı olabileceğini gösteriyor.
YENİ KAPİTALİZM ÇAĞRISI
Uluslararası ilişkilerde yaşanan gelişmeler kadar kritik ekonomik raporlar, sosyal olaylar ve kampanyalar da dünya gündeminde yer buluyor. Tüm bunlar, “Rutin haline gelmiş ‘belirsizlik’ ortamından çıkış için önümüzdeki yıl daha güçlü adımlar atılacak” şeklinde yorumlanıyor.
Bunlardan biri The Financial Times’ın kapaktan verdiği ‘yeni kapitalizm’ kampanyası oldu.
“Capitalism. Time for a reset” başlığıyla yapılan bu çağrı, süregelen kapitalist düzene bir reset atma çağrısıydı. Nitekim gazete yöneticilerinin yaptığı açıklamada, “Biz, serbest girişim kapitalizmine inanıyoruz. Liberal kapitalist model, 50 yıl boyunca barış, refah ve teknolojik ilerleme sağladı, dünyadaki yaşam standartlarını artırdı. Ancak, küresel finansal krizden bu yana geçen 10 yılda, model, özellikle kârları ve hissedar değerini maksimize etmeye odaklandı. İş için bunlar gerekli ancak yeterli değil” denildi.
FT’nin kampanya çağrısında ayrıca şunlar kaydedildi: “Şirketler, değişim olmadığı taktirde, çok daha acı bir reçete riskiyle karşı karşıya. Serbest girişim, daha fazla iş, daha fazla para ve daha fazla vergi sağlayan zenginlik yaratmanın temelidir. Tarihçi ve politikacı Thomas Babington Macaulay’ın belirttiği gibi, zaman zaman korumak için reform yapmak gerekiyor. Bugün dünya o ana ulaştı. Sıfırlamanın zamanı geldi.”
GÜVEN ARTIRICI HAMLELER ÖNEM KAZANIYOR
Küresel ekonomilerde şiddetli çekişmeler, alarm zillerinin çalmasına sebep olurken, uzlaşmaya ve dengelenmeye olan ihtiyacı da ortaya koyuyor. OECD Genel Sekreteri Jose Angel Gurria, Çin Başbakanı ile görüştükten sonra yaptığı açıklamada, “Alarm zilleri net bir şekilde çalıyor. Hükümetler, yatırımın artırılmasına, ekonomilerin yeni güçlüklere adapte olmasına ağırlık vermeli. Açık, adil ve kurallara dayalı bir ticaret sistemi inşa etmek için kararlı adımlar olmadıkça, düşük büyüme ve azalan yaşam standartlarıyla karşı karşıya kalacağız” dedi. Bu, belirsizlik ve çekişme yerine, açık kurallara dayalı rekabete dayanan ‘ticaret barışına’ olan ihtiyacın başka bir ifadesi oldu.
Diğer yandan, İstanbul Ticaret okuyucuları için ulaştığımız OECD Kıdemli Türkiye Analisti Rauf Gönenç ise, Türkiye’nin, 2019’u olumlu gelişmelerle tamamladığını belirtti ve bazı uyarılarda bulundu. Türkiye ekonomisinin yatırımcı açısından kırılgan olmaya devam ettiğine dikkati çeken Gönenç, kritik noktaların şunlar olduğunu kaydetti:
Gönenç, OECD’nin raporuna da yansıyan değerlendirmesinde, yerel ve uluslararası güveni yeniden inşa etmek için şu önerileri dile getirdi: “Makroekonomik politika çerçevesi sadeleştirilmeli ve daha şeffaf hale getirilmeli. Devlet mali pozisyonunun şeffaflığı artırılmalı. İşgücü piyasası esnekliğini ve ürün piyasası rekabetini artırmak için daha fazla önlem alınmalı.”
Değerlendirmede enflasyon hedefleri için sıkı parasal duruşun sürdürülmesi gerektiği vurgulanırken, “Merkez Bankası’nın bağımsızlığının sağlamlaştırılması, gelecekteki güvenilirliğin anahtarıdır” denildi.