tatil-sepeti

Türkiye, 2022’de 254 milyar dolarlık ihracat, 364 milyar dolarlık ithalat yaptı. İhracatın yüzde 44.5’i ise (113 milyar dolar) İstanbul’dan gerçekleşti. İstanbul Ticaret Odası’nın Cumhuriyet’in ilk yılında yayınladığı verile ve sunduğu öneriler, 100 yıl önceki İstanbul’un durumunu yansıtıyor.

HABER: BARIŞ CABACI

 

Türkiye, 2022’de 254 milyar dolarlık ihracat, 364 milyar dolarlık ithalat yaptı. İhracatın yüzde 44.5’i ise (113 milyar dolar) İstanbul’dan gerçekleşti. Cumhuriyet’in ilk yıllarında da İstanbul, ticaretin kalbinin attığı yerdi. İstanbul’a ait verileri kurulduğu yıldan beri (1882’den beri) araştıran ve kamuoyuyla paylaşan İstanbul Ticaret Odası’nın tam 100 yıl önceki verileri de bu gerçeği kanıtlıyor.  

 


İTO’nun yayınladığı
İstanbul Ticaret ve Sanayi
Odası Mecmuası’nın ilk
sayısının birinci sayfası.








KURULUŞ DÖNEMİ 

 

Cumhuriyet’in ilk yıllarında İstanbul Ticaret Odası’nın araştırma ve inceleme birimi, ülkenin durumu hakkında bir rapor hazırlıyor. 1920-1923 dönemini kapsayan rapor, İstanbul’un o günkü verilerini de ortaya koyuyor. İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası Mecmuası adıyla yayınlanan Oda dergisinde bu rapor yer alıyor. Rapora göre, 1921’de İstanbul’dan 59 milyon liralık ithalat, 10 milyon liralık ihracat gerçekleşti. 1922’ye gelindiğinde ise 85 milyon liralık ithalat, 23 milyon liralık ihracat yapıldı. 

 

MİLLİ İDAREYE GEÇİNCE  

 

Cumhuriyet’in ilan edildiği 1923 yılının ilk altı ayında ise ithalat 38 milyon lira, ihracat 12 milyon lira oldu. Mecmuanın sorumlusu ve başyazarı Ahmet Hamdi Başar, bu durumu şöyle yorumlamıştı: “1923 yılında ithalat hissedilir derecede azaldı. Buna da İstanbul’un milli idareye geçmesinden sonra gümrük gelirlerinin kısmen artması sebep oldu. Buna karşılık olarak 1923’teki ihracat rakamları, 1921 ve 1922’ye göre arttı. Temenni ederiz ki, bundan sonra gümrük istatistikleri üzerinde inceleme yaparken gümrük idaresi bize açık, kesin ve karşılaştırma yapmaya elverişli rakamlar verebilsin.”

 

ŞEKER VE PAMUK  

 

İstanbul’un ürün bazında ithalatına bakıldığında ise yarısından fazlasının dört kalemden oluştuğu görülüyor: Pamuk ve pamuklu ürünler, İstanbul dışından gelen erzaklar, zahire ve hububat, yün ve yün eşyalar. 1923 dış ticaret verileri sonrasında İTO’nun değerlendirmesi paylaşılan mecmuada, şu satırlar yer almış: “İthalat ürünlerine bakıldığında biraz duraklayıp sorgulamalıyız. Türkiye piyasaları yavaş yavaş işgal tarzında pamuklu eşya için geniş bir tüketim alanı haline geldi. Türkiye’den başka hangi devlet bu kadar pamuk ürünü alsın ki. Cumhuriyet’in ilk döneminde halkın şeker tüketiminin artmasından kaynaklı şeker ithalatı da o denli arttı.”  

 

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 

 

İthalatın azalması için İTO’nun önerileri ise şöyle: 

 

* Şekerin milli sanayi açışından taşıdığı özel önem göz önünde tutulmalı ve şeker fabrikası kurulmalı. (1923’te İTO önerdi, 1926’da kuruldu.)

 

* Pamuk tüketiminin azaltılması yerine bu konuda sanayileşme adımları atılmalı.

 

* Tarım arazilerine önem verilmeli. Hububat ve zahire ürünlerinin ithalatı azaltılmalı.

 

* İpekli kumaşlara uygulanan gümrük vergileri, ithalatı önemli derecede azalttı. Süreç devam etmeli ve kaçakçılığın da önüne geçmek için çareler aranmalı.

 

* Bazı ürünlerin ithalatı kontrol altına alınmalı, bu kapsamda ilave vergiler konulmalı.

 

CUMHURİYET SAYISININ İLK RÖPORTAJI

 

Oda’nın mecmuasında, Türkiye’de pamuk tarım uzmanı olarak çalışan ve Berlin’de Alman İktisat Cemiyeti’nin Müdürü olan Dr. Könning ile Türkiye’nin iktisadi durumu hakkında röportaj da bulunuyordu. Cumhuriyet’in kurulduğu yıl yapılan röportajda Dr. Könning’e şu soru yöneltilmiş: “Türkiye’de pamuk tarımının gelişmesinin imkan ve şartları nelerdir?” Dr. Könning ise şu şekilde yanıtlamış: “Türkiye’de pamuk tarımının gelişmesi hakkında sürekli iyimserdim, hâlâ da öyleyim. Türkiye’nin bütün pamuk alanlarını dikkatle incelemiş, topraklarını, tarım usul ve şartlarını, sulama imkânlarını yakından görmüş, anlamış ve pamuk alanlarının en önemli yerlerinde toplantılar yapmak suretiyle halkla yakından temas etmiş olduğumdan ümit var olmak konusunda kendimi haklı görüyorum.” 

 

Dr. Könning’in savaştan çı-kan Türkiye’nin nüfus sorununa ise şöyle bir çözüm önerisi var: 

 

* Şehirlerde, özellikle büyük şehirlerde atıl kalan işgücünün kademeli olarak köylere sevk edilmesi. 

 

* Halka tarım alanında eğitim verilmesi.

 

* Askerlerin bilimsel tarıma pratik anlamda hazırlanması.

 

* Köylerin vergi yükünden muaf tutulması.

 

* Ödüllendirme sisteminin getirilmesi (tarımda en fazla ekim yapan, en çok ürün alan köyün vergisini azaltmak vb.)

 

* Köylü ve memurlara, ülke malının muhafızları olduklarının ve millete karşı sorumlu bulunduklarının anlatılması.

 

* Ziraat müdürlerinin; ürünler ve nüfusun taksimi, artışlar ve düşüşler konularında raporlar hazırlamakla yükümlü kılınması.




23 Ocak 2023 Pazartesi