Tezhip ve minyatürde 40 yıllık başarının sırrı: Araştırmak

Leman Dinçtürk, tezhip sanatına 40 yılını vermiş bir isim ve minyatür sanatçısı. “Geleneksel Türk sanatlarına aşığım” diyen Dinçtürk, sanat yolculuğunu, “Sanat bütünüyle araştırmaktır” diye özetliyor. Dinçtürk, eserleriyle İstanbul Ticaret Odası Yeni Cami Hünkar Kasrı’nın haziran ayı konuğu oluyor.

Giriş: 24.06.2024 - 08:54
Güncelleme: 17.12.2024 - 22:35



 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Leman Dinçtürk, hem bir müzehhibe hem bir minyatür sanatçısı… Sanatla geçen 40 yılını, “Bazen eserlerimi gözyaşları içinde tamamlarım. Bir eser üretirken yaşadığım hissiyatı anlatmam mümkün değil” diye anlatan Dinçtürk, 1983 yılında tezhiple başladığı üretme yolculuğunda bir süre sonra minyatürü de heybesine eklemiş. “Sanat bütünüyle araştırmaktır” diyen Dinçtürk, İstanbul Ticaret Odası Yeni Cami Hünkar Kasrı’ndaki sergisi vesilesiyle İstanbul Ticaret’in sorularını yanıtladı. 

 

CEZERİ YOLCULUĞU 

 

* Araştırmak diyorsunuz açabilir misiniz? 

 

Sanat ve araştırmak zıt kavramlar gibi görünebilir. Sanat sadece ilham değildir, bilgidir aynı zamanda. Bilgi, araştırarak erişilir hale gelir. Hâlâ yeni şeyler öğreniyorum ve araştırdıkça yeniden besleniyor, üretiyorum. Benim için çok özel bir anlamı olan El-Cezeri’nin eserlerini yoğun araştırmalar sonucu resmetme imkanı yakaladım. 

 

* El-Cezeri’ye olan hayranlığınız nasıl başladı? 

 

Bir ders esnasında Mamure Öz Hocam, sınıfa Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu (TURİNG) tarafından çıkarılan bir dergi getirdi. Orada dergi sayfaları arasında El-Cezeri’nin buluşlarının anlatıldığı bir makale vardı. Bu makaleyi okur okumaz 12. yüzyılda yaşamış bu mühendise hayran oldum. 

 

O yıllarda nasıl bu kadar büyük buluşlara imza atmış; bu, bende El-Cezeri’ye karşı derin bir merak uyandırdı. 

 

AĞLAYARAK KAVUŞMA 

 

* Bu hayranlığı sanatınızla nasıl buluşturdunuz? 

 

Hocamızın getirdiği dergide büyük üstadın buluşlarına dair sadece 6 çizim vardı. Ben, bu dahi mühendisin tüm buluşlarını minyatür sanatı ile yeniden resmederek, gelecek nesillere aktarmak ve vefa borcumu ödemek istedim. Bundan sonra benim için yoğun bir araştırma süreci başladı. Cezeri’nin çizimlerine nasıl ulaşabilirim? Tüm mesaimi buna verdim. Sonunda bir kütüphanede onun çizimlerini içeren bir kitap bulabildim. İnanır mısınız, kitaba ağlayarak sarıldım. 46 eserini minyatür sanatı ile buluşturarak vefa borcumu ödemeye çalıştım. 

 

* Klasiğe tutku ile bağlıyım diyorsunuz…

 

Evet, her türlü geleneksel Türk motifine hayranım. Modern çizimlerimiz de oluyor elbette. Ancak klasikten ayrılamıyorum. Bunun nedenini sorarsanız, ‘Biraz vefa duygusu’ diyebilirim. Sanatımız için bu kadar emek vererek onu bugünlere ulaştıran üstatlarıma olan vefa borcu bu tutkuyu besliyor. Ne kadar farklı türlerde çalışırsam çalışayım benim için klasiğin yeri ayrıdır. 

 

YOLDAKİ TAŞ BİLE

 

* İlham kaynaklarınızı sorsam… 

 

Bunu tek bir cümleyle ifade etmek inanın çok zor. Bizler için bir ses, ağaçların yaprakları, gördüğümüz evler, insanlar, bazen yoldaki taşlar bile ilham kaynağı olabiliyor. Mesela Ankara’da annemin doğduğu, sonradan benim de doğduğum taş bir ev vardı. Bu benim için güzel bir ilham kaynağı olmuştu. Bunun gibi pek çok veri, bizler için bir tohum oluyor. 

 

* Sanatta 41. yılınız… Sanatçı “yoruldum” diyebiliyor mu? 

 

Önce seveceksin, sonra merak edeceksin, araştıracaksın ve sonra çalışacaksın. Renkler zaten büyülü bir dünya. Elime kalemimi, fırçamı aldığım anda zaten bambaşka bir dünyaya geçiyorum. Dolayısıyla biz sanatı icra ettikçe yenileniyoruz. 79 yaşımdayım, yapmak istediklerimi sorsanız ömrüm yetmez derim. 

 

HER DÖNEM FARKLI 

 

* Fatih Sultan Mehmet de sizin için çok önemli sanırım… 

 

Fatih Sultan Mehmet, tüm Osmanlı sultanları içinde benim için ayrı bir yere sahip. İstanbul’un fethinden sonra hemen nakkaşhane açıyor ve sanatçıları bir araya topluyor. Türk geleneksel sanatlarının bu kadar yükselmesinde onun çok büyük emeği olduğunu düşünüyorum. Onu daima minnetle anıyorum. Ona özgü bir sergi açmak üzere çalışmalarıma devam ediyorum. 

 

* Her dönemin tezhip anlayışı farklı değil mi? 

 

Evet, kullanılan renkler bile farklı. Desenler de yüzyıllara göre değişiklik gösteriyor. 

 

BİZE HAS OLAN 

 

“Sadece bize has olan, içinde hikayesi olan o kadar çok sanat var ki… Hepsini yapabilmek ister insan ama ömür yetmez. Ben bu deryadan sadece tezhip ve minyatürle yola devam edebildim.”

 

BİTMEYEN ÇALIŞMA 

 

“Bir sanatçı için hiçbir zaman projeler, çalışılacak konular bitmez. Bazen eserleri çerçevesine asıp sonra tekrar ek yapmak için duvardan indirdiğim olur.”

 

ESER HİSSETTİRİYOR 

 

“Bazen eserleri çalışırken bambaşka bir ruh haline bürünüyorum. Eserin kendisi size bir his bağışlıyor sanki. Mevlana Türbesi’ni çalışırken ağlayarak tamamladım ve o eserde damla damla gözyaşlarımın izi vardır.” 

 

EL-CEZERİ’NİN DOĞDUĞU TOPRAKLAR 

 

“El-Cezeri ile ilgili olan çalışmamda araştırmalarım neticesinde bir şeyler bana nasip oldu. Tabii ki pek çok arkadaş minyatürlerini çizmiş ama ben sonuna kadar giderek araştırmanın sanat üzerindeki etkisini kullanmış oldum. Çizimlerim, Cizre’de El-Cezeri’nin doğduğu topraklarda sergilendi.”

 

LEMAN DİNÇTÜRK KİMDİR? 

 

1945’te Ankara’da doğdu. Tezhip sanatına 1983’te bir bankanın kursunda Sıtkı Elçin Hoca ile başladı. 1984’te Kültür Bakanlığı Geleneksel Sanatları Topkapı Sarayı’ndaki kursunda Cahide Keskiner, Melek Antel, Birsen Gökçe, Semih İrteş, Mamure Öz, Nilgün Gencer hocalarından tezhip ve minyatür dersleri aldı. Sultanahmet İstanbul El Sanatları Çarşısı’nda Topkapı Sarayı grubunda çalıştı. Halen Büyükçekmece Belediyesi Halk Akademisi Güzel Sanatlar bölümünde tezhip ve minyatür dersleri veriyor.